Rahmetli Eşref Bitlis paşa, emperyalist oyunu bozmak için biri Kuzey Irak’ta diğeri Silopi’de, Barzani ve Talabani ile iki kez görüşüyordu.
Geleceğin genel kurmay başkanı olarak gösterilen Org. Bitlis hangi amaçla o ikisiyle görüştüyse; Doğu Perinçek de AYNI AMAÇLA Bekaa’ya gidiyordu:
– VATANIN BÖLÜNMEZ BÜTÜNLÜĞÜ.
Ziyareti sırasında Apo’nun yol kenarından kopartıp getirdiği gelincik çiçeğini kabul eden ve sonra o fotoğrafı MİLLETİNDEN GİZLEMEDEN 2000’e Doğru dergisinin KAPAĞINA koyan Perinçek, Öcalan’a şöyle diyordu:
– “ABD ve İsrail’in enstrümanı olmayın. Düşüncelerinizi siyasi zeminde dile getirin ama ÖNCELİKLE SİLAHI BIRAKIP Türkiye Cumhuriyeti devletine teslim olun.”
Görüşmenin ne kadar önemli ve yerinde olduğunu YILLAR SONRA Hakkari Dağ ve Komando Tugay Komutanı Tuğgeneral Osman Pamukoğlu şöyle açıklayacaktı:
– “Biz o dönem Hakkari’deydik. Biz şöyle tartarız, bu PKK’nın gücünü artıran mı, azaltan bir hareket mi? Bugün FETÖ de PKK da Vatan Partisi’ne saldırıyor. PERİNÇEK’İN O GÜNKÜ ZİYARETİ PKK’NIN GÜCÜNÜ AZALTTI.” (Yani Perinçek doğru hamle yaptı)
Zaten, Apo’yu ilk sorgulayan komutan Hasan Atilla Uğur ve yargılayıp idama mahkum eden Hakim Turgut Okyay gibi isimlerin yani Öcalan-PKK mevzusunu en iyi bilen, ömrü terörle mücadeleyle geçmiş kişilerin Vatan Partisi’nde buluşmaları da ‘tesadüf’ değildi.
Hepsi şu gerçeğin gayet net farkındaydı ki, Perinçek, Türk vatanı ve milletinin parçalanMAması için emperyalizme karşı asla boyun eğmeden hareket etmişti.
Ve bu tutarlı çizgisini hiç değiştirmeyecekti.
Ne var ki CIA-Mossad uzantısı fetullahçı gladyo unsurlarınca yürütülen ALGI operasyonları kamuoyunda bir hayli etkili olacaktı.
Bilgiye değil yalan ve iftiralara inanarak ya da geçmişte duyduklarının doğruluğuna kanarak fikir sahibi olanların zihinlerine, geri dönüşsüz bir Perinçek karşıtlığı yerleştirilecekti.
Siyonist emperyalizmin psikolojik harp/haarp üstadlarıyla elemanları, bu amaçlarında başarılı da oldular.
Hedefledikleri kitleler ister istemez Atatürkçü zannettikleri, daha doğrusu kendilerine öyle gösterilen liderlerin ardına takıldılar. Söz konusu liderlerin, örgüt kimliğiyle bağdaşmayan çelişkilerini görmezden geldiler. Abuk sabuk dayatmalarını dahi hazmettiler, sineye çektiler.
Neticede; kurucusu ve ad koyucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK olan partinin yöneticileri, bir yandan Perinçek’i kötüleyip Vatan Partisi’yle işbirliğine yanaşmazken, diğer yandan kendilerine verilen emirleri sinsice yerine getirdiler.
CHP’yi ele geçiren imperyal ajanları, Atatürkçü seçmen nasılsa her şartta bizi destekliyor sarhoşluğuna da kapılmış olmalılar ki, gizliden veya dolambaçlı yollarla yürüttükleri ihanet görevini, artık tabandan da çekinmeden arsızca ALENİ/AÇIK ettiler.
Apo’dan çiçek aldı diye ama meselenin içyüzünü toplumdan saklayarak ve hatta gerçeklere TAKLA artırarak Perinçek’i tükaka resmedenler, nihayetinde ne yaptılar?
Kürdistan devletinin kuruluş bildirgesini göstere göstere insanların gözüne soka soka seçim bildirgelerinde deklare ettiler.
RTE/AKP’nin eline yüzüne bulaştırdığı çözüm adlı VATANA İHANET sürecini yeniden başlatacaklarını ilan edip BOP eşbaşkanlığını Erdoğan’dan devraldılar.
Bundan sonra ne mi olacak?
Saklayacak hiç birşey kalmadığına ve RENKLER artık ortaya çıktığına göre;
Seçim, seçmenin..