Alexander von Brünneck, (AB Özerklik Şartı’yla iteklenmek istenen yerinden yönetim kavramını) şöyle açıklıyordu:
– “Yerinden yönetim bir süreç olarak dört basamaktan oluşmaktadır: İlk basamakta yerinden yönetim yalnızca ‘YEREL YÖNETİMLERİN GÜÇLENDİRİLMESİ’ anlamına gelmektedir. Yerinden yönetimin ikinci basamağı ‘BÖLGESELLEŞTİRME’ ve ‘BÖLGECİLİK’, üçüncü basamağı ‘FEDERALİZM’ ve dördüncü basamağı da ‘AYRILIKÇILIK’tır.” (24/06/2011, Emine Akçadağ, BİLGESAM)
İşte, Türkiye’nin DÖRT ADIMDA parçalanıp KÜRDİSTAN’ın kurulabilmesi için AB+D’nin BİRİNCİ ADIM olarak bize dayattığı iki önemli nokta vardı:
1- Avrupa Birliği Yerel Yönetimler İçin Özerklik Şartı’ndaki ŞERHLERİN (Çekincelerin) tümüyle kaldırılması.
2- Ve bunun anayasal güvence altına alınması yani EŞİT YURTTAŞLIK odaklı yeni bir anayasa yapılması.
Bu iki olmazsa olmazı en fazla arzulyanlardan biri de, PKK elebaşısı bebekkatili APO’ydu. Bakınız, Abdullah Öcalan ile Sırrı Sakık arasında 28 Şubat 2013 tarihinde İmralı’da şu diyalog yaşanıyordu:
Öcalan: “… Peki biz İLERİDE ne yapacağız? Kürtler KENDİLERİNİ özgürce ifade edecek ve YÖNETECEKTİR. Şu anda YASA DAYATIRSAK BÜYÜK ALERJİ YARATIR. İleride olabilir. Mesela AB Yerel Yönetim Özerklik Şartı ki buna ŞERHİ KALDIRIRLARSA bu mesele ÖNEMLİ ÖLÇÜDE çözülür.”
Sırrı: “… Bu sanıldığı gibi bağlayıcı bir metin değildir. Teknik bir metindir.”
Öcalan: “Niye, birinci ve ikinci maddesinde MALİ ve İDARİ ÖZERKLİK var.”
Sırrı: “Sayın Başkan. Buna şerhin kaldırılması TEK BAŞINA yetmiyor. Bunun İÇ HUKUKA DÖNÜŞTÜRÜLMESİ gerekiyor. Bunun yolu da ANAYASA’da düzenlemek…”
Yani AB Özerklik Şartı’nın tümüyle kabulü ile YEREL YÖNETİMLER GÜÇLENDİRİLECEK, merkezdeki İDARİ yetkiler belediyelere aktarılacak, üstüne bir de buna uygun anayasal değişiklik yapıldığında, artık geri dönüşsüz olarak ÖZERKLİĞİN ve ötesinin önü açılacaktı.
Kapitalist batının ve Öcalan’ın HASRETLE bekledikleri bu hamleyi F tipi proje AKP yapmak üzereydi ancak Çözüm Süreci’nin bitmesiyle iş yarım kaldı.
Oysa o adımı atmayı (Şerhleri kaldırmayı), Y-CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu çok önceden vaat etmişti:
– “Avrupa’da kabul edilen Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nı AYNEN kabul edeceğiz.” (23/05/2011, Hakkari)
– “Parlamento’dan geçirdiğimiz Yerel Yönetimler için Özerklik Şartı var zaten. Parlamento bunu kabul etmiş. Oradaki bazı ÇEKİNCELERİ kaldırmak konusunda Bakanlar Kurulu’na yetki vermiş. Biz o çekincelerin KALDIRILMASINDAN yanayız.” (24/05/2011, Ardahan)
İlerleyen yılarda, hem ŞERHLERİN KALDIRILMASI hem de ona uygun YENİ ANAYASA yapılacağı (1200 DELEGENİN OYBİRLİĞİ ile) CHP kongresinde kabul edildi:
– “… YEREL YÖNETİMLER GÜÇLENDİRİLMELİ, BU DOĞRULTUDA İLK ADIM OLARAK AVRUPA YEREL YÖNETİMLER ÖZERKLİK ŞARTI ÜZERİNDEKİ ŞERHLER KALDIRILMALIDIR.” (Ocak 2016, CHP’nin 35. Olağan Kurultay Sonuç Bildirgesi, 6. Madde)
Aynı kurultayda, o yönde bir anayasal değişikliğe gidileceği yani eşit yurttaşlığın anayasaya sokulacağı da belirtildi. Öyle ki, 21 Ocak 2016 tarihli makalesinde Melih Aşık şunu soruyordu:
« CHP’nin kurultay bildirisindeki şu cümle tartışmalara yol açtı.
“Kürt sorunu EŞİT YURTTAŞLIK temelinde, TBMM zemininde TOPLUMSAL UZLAŞMA ve ORTAK AKIL ekseninde çözülmelidir.”
Anayasa’nın 10. maddesi şöyle diyor:
“Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle AYRIM GÖZETİLMEKSİZİN KANUN ÖNÜNDE EŞİTTİR…”
BU İFADE ORADA DURURKEN neden hâlâ EŞİT VATANDAŞLIK veya EŞİT YURTTAŞLIKTAN söz ediliyor? Ne anlatılmak isteniyor?… »
Ve geldik bugüne…
Muharrem İnce’nin günleeeerdir beklenen MANİFESTOSU nihayet açıklandı.
İnce de (Mot-a-mot o BAŞLIKLARI kullanmasa da İÇERİK/ÖZ olarak) AYNI SÖZLERİ verdiğini, vaat ettiğini manifestosunda İLAN etti, hem de bir 19 MAYIS günü, SAMSUN’da…
Bakınız: GELECEK BİLDİRGESİ’nin, ‘Demokrasi’ sütununun tanımı şöyle: “Temel hak ve özgürlükler, TOPLUMSAL BARIŞ, ÇOĞULCULUK, KATILIMCILIK ve özgür basın anlayışına dayalı, ‘Demokrasi’ Sütunu…”
Yani y-CHP’nin kullandığı “TOPLUMSAL UZLAŞMA ve ORTAK AKIL” yerine “TOPLUMSAL BARIŞ, ÇOĞULCULUK, KATILIMCILIK” ifadeleri getiriliyor.
7 (Yedi) madde-paragraflık “Demokrasi” Sütunu’ndan;
1- YENİ ve çağdaş bir ANAYASA yapılarak (…)
3- Temel hak ve özgürlükler, KANUN ÖNÜNDE EŞİTLİK, ÇOĞULCULUK ve özgür basın anlayışı esastır.
4- KATILIMCILIK, BİRLİKTE YÖNETİM ve ÇOĞULCU DEMOKRASİ ilkeleri doğrultusunda yükseltilecek olan DEMOKRATİK TOPLUM yapımızda YEREL YÖNETİMLER ve sivil toplum ÖN PLANA çıkarılacaktır.
5- YEREL YÖNETİMLER GÜÇLENDİRİLECEKTİR. Merkezde toplanmış ve verimsizliğe yol açan İDARİ YETKİLER BU YÖNETİMLERE DEVREDİLECEKTİR (…)
(Kaynak: https://www.muharremince.com.tr/tr/gelecek-bildirgesi )
Yani, AB’nin dayattığı, ÖCALAN’ın istediği, Kılıçdaroğlu’nun vaat ettiği ve y-CHP’nin sonuç bildirgesine koyduğu “ÖZERKLİK İÇİN BİRİNCİ ADIM” Muharrem İnce’nin manifestosunda yer almış oldu.
Geçmiş olsun…
NOT1: Bu upuzun manifestoda kaç kelime olduğunu saymadım. Ama bir MUSTAFA KEMAL ATATÜRK askeri olarak şunları saydım:
– Mustafa Kemal >>> HİÇ geçmiyor.
– Atatürk (Büyük Atatürk) >>> BİR kez geçiyor. [1]
– Türk Milleti >>> BİR kez geçiyor.
– Vatan >>> BİR kez geçiyor.
– 6 OK >>> HİÇ geçmiyor.
– DEMOKRASİ/DEMOKRATİK >>> 11 kez geçiyor.
[1] “Yolumuzu aydınlatan ışık Milletimizin gücüdür. Büyük Atatürk ve arkadaşlarının kutlu uğraşlarında en büyük dayanakları olan bu milletin gücüne güveniyoruz.”
GAZİ MUSAFA KEMAL ATATÜRK VE ARKADAŞLARI yazılamaz mıydı?
NOT2: Manifestonun girişinde AKP iktidarlarının Türkiye’yi ne hale getirdiği anlatılıyor. Yerinde eleştiriler yapılıyor. Orada bir ifade var:
– “… Kıtalar ve medeniyetler arasındaki ‘birleştirici bir köprü’ rolü oynayan ülke yok artık…”
Yani Türkiye’nin yeniden BİRLEŞTİRİCİ BİR KÖPRÜ olması gerekiyor ancak “Batı ülkeleri ve Avrupa Birliği ile ilişkimizi ulusal çıkarlarımız doğrultusunda normalleştireceğiz. Avrupa Birliği ile sonuna kadar müzakere edeceğiz ve bu sürecin kesintiye uğramasına izin vermeyeceğiz” diyen İnce’nin bildirgesinde Batı var ama Doğu yok.
Bu nasıl köprü? Köprünün diğer bacağı nerede? (Çıkmaz sokakları biliyorduk da çıkmaz köprüyü ilk kez görüyoruz)
Üstelik, ULUSAL ÇIKARLARIMIZ doğrultusunda nasıl oluyor? Daha kafadan ÖZERKLİK ŞARTINI kabul eden biri; AB+D’nin diğer isteklerini yerine getirmemezlik edebilir mi?
NOT3: Manifestoda göze hoş kulağa tatlı gelecek çokça ifade yer alıyor. Çokça tribünspor cümleler var. Örneğin: “Yükseköğrenim gören öğrencilerimize, her 19 Mayıs’ta 500 TL gençlik bursu ve her 29 Ekim’de 500 TL Cumhuriyet bursu verilecektir.”
Kim ne diyebilir ki buna? Kim itiraz edebilir? Hangi Türk vatandaşı o güzel-özel tarihleri görünce mutlu olmaz? Hangi üniversiteli genç bu vaatten hoşlanmaz?
Yani siz bu ve benzeri onlarca vaatte bulunur, yüzlerce madde yazarsınız, ama araya sıkıştırdığınız birkaç ifade herşeyi değiştirir ve ne yazık ki ezici çoğunluk o satır arası tehlikenin farkında değildir.
Ona sebep yazının başlığını “Penguen” koyduk. Siz isterseniz buna İnce’nin Natofestosu veya kısaca manifesnato da diyebilirsiniz.
Ya da y-CHP’nin “ÖZERKLİK MANİFESTOSU“.
…