Ya da FETOŞ’UN 1998’DEKİ PKK’LI İTİRAFÇISI
FETÖ’nün Türk devletini ele geçirmek için ince ince sinsice yürüttüğü eylemlerden biri olan ve adım adım ilerletilen itirafçı yasası (Etkin pişmanlık, topluma kazandırma, vs) döndü şimdi kendilerini vuruyor.
Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk gibi isimli davalarda teröristlerin gizli tanıklıklarıyla terörle mücadele TSK mensuplarımız ve emperyalizmin başdüşmanı Vatan Partililer zindanlara atılmıştı.
Ama bunun evveli de vardı.
Bakınız, Doğu Perinçek’i TERÖRLE İLİŞKİLENDİRMEK için tertiplenen bir tuzağı, 02 Aralık 1998 tarihli mahakesinde Melih Aşık nasıl anlatıyor:
« (…) Sitem!
Suphi Karaman ve Suphi Gürsoytrak… 27 Mayıs 1960 ihtilalini yapan bu iki Suphi, dün İP Genel Başkanı Doğu Perinçek’in duruşmasını izlemek üzere DGM kapısından içeri giriyorlardı ki, Karaman kapıdaki polislerden birine espri olsun diye sordu:
– Sen bizi tanıyor musun?
Polis “Hayır” deyince Suphi Karaman devam etti:
– Haklısın, çok genç olduğun için tanımazsın. Biz 27 Mayıs ihtilalinin Milli Birlik Komitesi üyesi Suphi’leriz; Suphi Karaman ve Suphi Gürsoytrak…
Genç polisin ilgilendiğini gören Suphi Karaman konuşmasını sürdürdü:
– Biz o ihtilali yaptığımızda Kenan Evren’in bizim yanımızda esamesi bile okunmazdı. Hatta isteseydik biz onu o zaman emekli bile ederdik.
Karaman’ın sözü biter bitmez polisin şu sitemi geldi:
– Keşke etseydiniz, bugün bu sıkıntıları çekiyor olmazdık…
(Bu olayı dün bize Sayın Suphi Karaman nakletti.)
İtiraf ve iftira
* 1993 yılında, 33 erin öldürülmesi olayı sonrası Van’da PKK’lılarla buluşup onlara konuşma yaparak moral vermek!
* PKK’nın 2. lideri olmak!
* PKK’nın başı Apo’ya “raporlar” yollamak!
* PKK’nın Garzan Eyalet Komutanlığı tarafından “tebrik mektubu” ile kutlanmak!..”
Bu dehşetengiz suçlamalarla suçlanan kişi İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek!
Perinçek’e bu akılalmaz suçlamaları yapan kişiyi de söyleyelim: PKK itirafçısı Sami Demirkıran.
İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, dün bu davadan yargılanmaya başladığı Ankara DGM’de yaptığı savunmada özetle dedi ki:
“… PKK ile İşçi Partisi ve benim aramdaki taban tabana zıt görüş farklılıkları bütün kamuoyunun malumudur. Ben 1993 yılında Van’a hiç gitmedim, bu bir. PKK’nın gerek yöneticileri tarafından ve gerekse yayın organlarında hain olarak ilan ve ölümle tehdit edilen bir kişi, nasıl olur da PKK’nın ikinci lideri olur, bu iki… Apo gibi bir katile raporlar göndermek şerefsizliktir, bu suçlamayı şiddetle ve nefretle reddederim, bu üç… PKK tarafından bana gönderdilen mektupların düzmece olduğunu, bu mektuplar daha DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel’e teslim edildiğinde açıkça ilan etmiş, hakkımda soruşturma açılmasını istemiştim. Bu mektuplar gerçek idiyse Nuh Mete Yüksel, o tarihte dile getirdiğim talebi niçin yerine getirmemiş, hakkımda soruşturma açmak için tam 14 ay beklemiştir? Bu dört… Savcının yapması gereken işi biz yapmışız ve söz konusu mektupların el yazılarının incelenmesi için yargıya başvurmuşuzdur. Ankara 8. Sulh Hukuk Mahkemesi, bu başvurumuz üzerine iki mektubu bilirkişiye inceletmiş ve her iki mektubun aynı elden çıktığı resmen kanıtlanmıştır. Düzmece olduğu kanıtlanan iki mektup gerekçe gösterilerek suçlanmam hukukun ve mantığın neresine sığar?..”
Dün bu duruşmayı izleyen bir avukat dostumuz dedi ki:
– Hep sözü edilip bir türlü çıkarılmayan bir itirafçı yasası var hani… Hele o bir çıksın… Mahkemeler buna benzer daha ne davalarla dolup taşacak. Ve ne komediler izleyeceğiz göreceksiniz… »
Melih Aşık
2/12/1998, Milliyet
( http://www.milliyet.com.tr/1998/12/02/yazar/asik.html )
(Resim formatında göröek için: 02 Aralık 1998, Milliyet, Sf.17)
EK 1:
Dönemin gazete haberlerinden birkaç örnek:
– 25 Eylül 1998, Milliyet, Sf.27
– 03 Kasım 1998, Milliyet, Sf.20
– 31 Aralık 1998, Milliyet, Sf.01
EK 2:
Bu FETÖ-PKK İTİRAFÇISI’nın ‘itiraflarını’ kullanarak, HEPAR Genel Başkanı Osman Pamukoğlu da gaza gelmişti!
01 Kasım 2014 tarihinde partisinin resmi internet sitesinde şöyle yazacaktı:
– “1998 yılında PKK’ya silah ve para yardımı yapmakla suçlanıp hakkında dava açılmadı mı? Aynı tarihte Terörle mücadele yasası çerçevesinde 14 ay hapis cezası alıp yatmadı mı?”
Pamukoğlu gibi İNCE düşünen, araştıran birinin, Ankara DGM kararıyla mahkûm edilmiş bir İFTİRAYI on altı yıl sonra yeniden dillendirmesi normal miydi?
1998 yılında Fetullahçı Gladyo’nun emriyle gerçekleştirilen bu tertip konusunda kamuoyunu defalarca bilgilendirildiği halde, Pamukoğlu’nun amacı neydi?
Uusal Kanal internet sayfasındaki 8/11/2014 tarihli haberde şu açıklamalar da yer alıyor:
– “1998 yılında Tuncay Güney ve Sami Demirkıran, Gladyo’nun emriyle, sahte mühür yaparak İP Genel Başkanı Doğu Perinçek’e karşı bir tertip düzenliyorlar. İki adet sahte mektup hazırlanıyor. Bu mektuplardan biri, PKK Garzan Eyaleti adına, diğeri PKK’nın yan örgütü ERNK adına yazılmış, imzalanmış ve mühürlenmiş.”
– “Tıpkı Ergenekon davasında olduğu gibi, yine Tuncay Güney kullanılarak Doğu Perinçek 24 Eylül 1998 günü gözaltına alınıyor ve tutuklanıyor.”
– “Yapılan yargılama sonunda, Ankara 1 No’lu DGM, Adli Ekspertiz ve Bilirkişi raporları yanında diğer kanıtlara da dayanarak PKK mektuplarının sahte olduğunu saptıyor ve Doğu Perinçek’in aklanmasına karar veriyor.”
(Haberin tamamını okumak için: https://www.ulusal.com.tr/gundem/isci-partisi-osman-pamukoglunu-mahkeme-karari-yalanliyor-h40821.html )
NOT: Bilgi sahibi olmadan ya da bilgiyi örterek başkalarına İFTİRA atıp bunda ısrar eden siyaset ve siyasetçilerden, babanız da olsa evladınız da olsa kesinkes uzak durunuz.
+