Mutluluğun resmi çizilebilir mi?
Gönüldaş kalemi ile ise, evet…
Yıllar önce (15/3/2012) İrem Arsebük’ün ardından yazmıştı Doğu Perinçek, şimdi de (10/9/2017) insanlığın, paylaşımcılığın, sevginin ressamı Rasin Arsebük’ün…
(…) Rasin, insan olma eyleminin ressamıdır.
İşte o insan olma eyleminin can yoldaşı da eşi İrem Arsebük’tü.
Şu dünyada insanlığı eşkıyalar basarken, İrem de bizi o eşkıyalarla baş başa bırakıp gitmişti. Ve giden şimdi Rasin’in kendisidir.
Rasin’in gidişi, içimizdeki insanlığın kopup gidişi gibi geldi.
(…) İrem giderken, biliyorum, Rasin “gitme” demiş ve onun boynuna sarılmıştı.
Rasin’in bu eylemi de, insanlığa ve insan olmaya sarılma eylemiydi. Zaten Rasin’in dünyaya gelişinin sebebi, işte o eylemdir: Sevmek ve sevmeyi renklerde ve gönüllerimizde yeniden yaratmak.
Yaptığı her şey, sevgi ve insanlıktır. Kadın Kitabı’nın kapağına onun yaptığı kadın yüzünü koyarken, “Her şey hepimizindir ve senindir” demişti. Yaşadığı zaman, söylenmesine izin vermedi. Ama evini satıp parasını Aydınlık’a yollamıştı. Bu, aramızda kalması gereken bir sırdı.
(…) İrem ve Rasin’le 1978’de tanıştık. Galatasaray’daki Sanat Evi’nde daha sonra “Parti ve Sanat” diye kitap olarak yayınlanan konferans dizisine gelmişlerdi. Şule ile beni evlerine davet ettiler ve gönüldeş olduk. Evet, gönüldeş sözcüğünün içini dolduran gerçek gönül erenleridir ikisi de. Şule’ye hep söylemişimdir, onların evinin eşiğinden girerken, onların sofrasına otururken, hep kendimi baştan ayağa halis muhlis insan olarak duymuşumdur. “Gül alınıp gül verilen” bir sofradır onların dostluğu; Filiz ve Fikret Otyam da dâhil, erenlerin bağıydı o sofra.
(…) Bencillik 24 saat kendi çevresinde dönerken ve 365 gün yine o küçük hesabın çevresinde dönerken, İrem ve Rasin hep insanca özlemlerin çekim alanında yaşamış ve dostlarına hep mutluluk vermişlerdir.
İncelikleriyle hep verirken bile, sizden alıyor gibidirler. Evlerinden hep elinizde diş kiranızla gönlünüz zenginleşerek dönersiniz. Divanı Lügatit Türk’teki o olağanüstü “diş teri” (diş ücreti) deyimi, o kültür, o gönüldeşlerle geleceğe el uzatır. Rasin ve İrem’den biliyorum ki, bir gün insanlık, zarif düşünceliler ve erdemliler toplumu olacaktır.
(…) Rasin, cenneti vericilikte bulmuştu. Gerçek bir erdemli idi. İnsan sevgisi resimlerine yansımıştı. Portrelerine bakınız, herkes güzeldir, ceylan gözlüdür. Resmi gönlüyle yapıyordu. Renkler hakiki sevgidendi.
(…) Rasin, resimlerinin bir yerine saklamıştır: Aydın olmak, insanlığın bütün acılarını yüklenmektir. Omuzla değil, bilinçle ve ciğerle taşınır o acılar. Rasin, siz sırdaşlarına o aydın olma acısını sessizce duyurmuştur.
(…) Gözü dönmüş çıkarcılığın ve gözünü kan bürümüş küresel soygunculuğun dizginlerinden boşandığı bugün, insanlık tarihinin en zalim sistemi hüküm sürerken, İrem’den, Fikret Otyam Ağabey’den sonra Rasin’in de bu dünyadan gidişi, bana insanlığın gidişi gibi geldi.
Yalnız ve ıssız kalan, arkada kalan biz sevdikleri mi, yoksa bütün insanlık mı?
Bizi yalnız bırakan en sevdiğimiz arkadaşların ölümü müdür, yoksa özel mülk, özel çıkar peşinde koşarken düştüğümüz uçurum mudur?
O uçurumda insanlığın bütün umudu, bütün özlemi; Rasinlerin 36 derece insan sıcaklığıdır.
Kimileri bu dünyadan ayrılırken, sadece yakınlarını yalnız bırakırlar.
Rasinler ise, aramızdan ayrılınca bütün insanlığı yalnız bırakıyorlar.
Doğu Perinçek
15/3/2012 + 10/9/2017
Aydınlık
EK:
(…) Sanatçıyı, arkadaşı ressam Muzaffer Akyol şu sözlerle anlattı: “Resim ve sanat fedaisiydi. Kendi kozasını örmek için asla reklama, gösterişe ihtiyaç duymadı. Mustafa Kemal hayranı gerçek Cumhuriyetçi ve özgün bir sanatçıydı….” (10/9/2017, Aydınlık)
+
Hakka yürüdü, sessizce, eserler bırakarak.
Ruhu şad olsun, gülümseyerek…
+