VURUN AYDINLIKÇILARA

05 Ağustos 2017
Mehmet Bedri Gültekin

ABD’nin çılgın psikolojik savaş hamlesi

Aydınlıkçılar, bağımsız bir siyasi hareket olarak ortaya çıktıklarından bu yana sürekli olarak psikolojik savaşın hedefi oldular.
1970’lerin meşhur “Marmara Birifingi”ne sunulan MİT raporunda bu gerçek ifadesini bulmuştur. Raporda özetle, ‘Aydınlıkçıların sayıca çok kalabalık olmadığı ama kadro yetiştirmeye önem verdikleri, halkı örgütlemeye yöneldikleri ve uzun vadeli düşündükleri için en tehlikeli grup oldukları‘ yazılıdır.
İşte bundan dolayı karşı devrimin merkezi olan ABD emperyalizmi, 1968’den bu yana Aydınlıkçılara karşı her türlü yöntemi kullanarak sürekli mücadele etmiştir.
Aydınlıkçılar, bugün belki de tarihlerinin en ağır psikolojik savaş saldırısı ile karşı karşıya bulunuyorlar.
ABD, en başından beri Aydınlıkçılara yönelik her türlü saldırının arkasındaki güç olmasına rağmen, yakın zamana kadar bu işi ülke içinde işbirliği yaptığı ve yönlendirdiği kuvvetlere bıraktı, daha doğrusu onlara yaptırdı.
Ama Referandum öncesinden başlayarak Vatan Partisi’ne yönelik doğrudan saldırılar, ABD’nin Pentagon, Dışişleri ve CIA ile ilişkili yayın organlarında sık sık yer almaya başladı.
Vatan Partisi’ne ve Doğu Perinçek’e saldırmak, Michael Rubin gibi CIA’nın bölgemizle ilgili görevlilerinin ise neredeyse tek işleri oldu.

Saldırının nedenleri

Bu durumun bir genel, bir de özel açıklaması bulunuyor:
Genel açıklama: Aydınlıkçılar ülke gündemini belirleme ve gelişmelere yön verme anlamında en güçlü dönemlerinde bulunuyorlar. Vatan Partisi (Aydınlıkçılar) 2008 yılında ABD açısından halledilmesi gereken iki hedeften biriydi. Bugün ise Aydınlıkçıların ABD açısından en önemli hedef olduğunu söyleyebiliriz.
Özel açıklama: Aydınlıkçılar, ABD’nin bölge hakimiyetini korumak açısından en önemli hamle olarak tertiplediği “16 Nisan Tuzağı“nı bozdular, bozuyorlar…
Hatırlayalım: 16 Nisan referandumu Meclis’e getirildiği zaman bir tek Vatan Partisi, bunun, ABD tarafından Türkiye’nin önüne konan bir tuzak olduğunu söyledi. Tuzak, Türkiye’ye kurulduğu için, doğal olarak İktidar Partisi bu tuzağın hedefindeydi.
ABD’nin hedefi, kurduğu tuzakla Türk Milleti’ni bölmek, “Evet-Hayır” kamplaşması temelinde iç çatışmanın zeminini yaratarak dışarıdan yapılacak saldırılara karşı koyamayacak bir ortam yaratmaktı.
AKP yaptığımız uyarıları anlayacak devlet aklına sahip değildi. Tuzağa balıklama atladı.
Ama Vatan Partisi’nin, “16 Nisan bir tuzaktır” fikri geniş kabul gördü. Sonuçta AKP seçmeninin de yüzde 20’si, MHP seçmeninin yüzde 70’i “Hayır” oyu verdi. 16 Nisan gecesi başta Erdoğan olmak üzere AKP kurmaylarının hepsinin yüz ifadelerinde zafer değil yenilgi hali vardı.
Yani Vatan Partisi, referandum dönemindeki mücadelesinde önemli bir başarı elde etmişti.

16 Nisan’dan sonra ne oldu?

Zor da olsa tuzağın ilk adımının atılmasını sağlayan ABD, önceden planlanan diğer adımları 16 Nisan sonrasında ardı ardına atmaya başladı.
PKK’ya ağır silah verilmesi: Ağustos başına kadar 1000 TIR ağır silah verildi.
Suriye’nin kuzeyinde 10 ABD askeri üssü inşa edildi.
Barzani, 25 Eylül’de bağımsızlık referandumu yapacağını ilan etti.
ABD Barzani peşmergelerini düzenli Ordu’ya dönüştürme çalışmalarını hızlandırdığını açıkladı.
Yunanistan Ege’de uluslararası sularda bir Türk gemisine silahlı saldırıda bulundu. Rum Kesimi, KKTC’nin güneyindeki petrol ve doğal sahalarında araştırma ve sondaj çalışmaları için bazı şirketlerle anlaştı.
Avrupa Parlamentosu, Türkiye ile üyelik görüşmelerinin durdurulması ve yaptırımlar uygulanması yolunda tavsiye kararı aldı. Vb. vb.
Bütün bu adımların hepsinin 16 Nisan öncesinde, sandıktan “evet” çıkmasına bağlı olarak planlandığından hiç kimsenin şüphesi olmasın.

Tuzağın içerdeki adımları

Dört bir koldan Türkiye’yi hedef alan bu saldırıların başarıya ulaşabilmesi için Türkiye’nin içerden de karışması, kutuplaşmanın derinleşmesi ve çatışmaya vardırılması gerekiyor.
16 Nisan tuzağını görmeyen AKP, sonrasındaki uygulamalarıyla da tuzağın işlemesine yardımcı olmaya devam etti. Bütün okullara mescit açılması kararı, eğitim müfredatından Atatürk’ün çıkarılması yönündeki gayretler, Evrim’in müfredattan çıkarılması, Enis Berberoğlu’nun tutuklanması, memur alımlarında ve devlet ihalelerinde yandaşlara yönelik kayırmalar gibi yasadışı uygulamalar ve benzer adımlar, iç kutuplaşmayı derinleştirmeye ve tuzağın işlemesine hizmet ediyor.
Ama iç kutuplaşmayı derinleştirme yolunda asıl rolü Kılıçdaroğlu üstlendi.
17 Nisan gününden itibaren yapılan “yüzde 49’u pekiştirmeliyiz” açıklamaları, iç kutuplaşmayı derinleştirme amacını ortaya koyuyor.
CHP’nin bütün gayreti, “Hayır blokunun bileşenleri” payesi verilen HDP ve FETÖ’cülerle ilişkileri derinleştirmek yönünde oldu. Ankara-İstanbul yürüyüşü de bu kararın somutlandığı bir eylem olarak tarihe geçti.
Maltepe’de okunan 10 maddelik program ve Batı gazetelerine yazılan makaleler, CHP’nin benimsediği “Turuncu Devrim Senaryosu“nun belgeleri olarak arşivlerdeki yerini aldı.

Vatan Partisi’nin gücü

İşte Vatan Partisi bütün bu gelişmeleri doğru bir şekilde tahlil ettiği ve karşı çıktığı için hedef alınıyor.
Vatan Partisi, bir çok gelişmenin de kanıtladığı üzere “sözünün ağırlığı” olan bir Parti’dir. 50 yıllık tarih, Vatan Partisi’nin söylediklerinin doğru olduğunun bir müddet sonra ortaya çıktığının kanıtlarıyla doludur.
Gene 50 yıllık tarihte, Vatan Partisi’nin verdiği mücadelelerin mutlaka başarıya ulaştığının örnekleri de yeteri kadar vardır.
Ergenekon ve Balyoz tertiplerinin bozulması, Ermeni Soykırımı yalanına karşı kazanılan zafer, “Kürt açılımı”nın sona ermesi ve “Vatan Savaşı”nın başlaması, AKP – FETÖ ortaklığının bitirilmesi, 15 Temmuz gecesi FETÖ’cü darbe girişiminin ezilmesinde oynadığı rol, Türkiye’nin komşularıyla bozulan ilişkilerinin düzeltilmesi vb. vb.

İşte bütün bu gerçeklerin varlığından dolayı ABD, Vatan Partisi’nin duruşunda ve mücadelesinde, kendisi açısından hayati önemde gördüğü “2. İsrail hamlesi”ni bozacak potansiyeli görmüştür ve onun için deyim yerindeyse çıldırmıştır.
Son iki ay boyunca vatan Partisi’ne karşı dozu artırılan psikolojik savaşın nedeni budur.
Yani bu savaşın varlığında Vatan Partisi’nin bir zaafını veya hatasını değil, gücünü görmek gerekir.

Mehmet Bedri Gültekin
ulusal.com.tr

http://www.ulusal.com.tr/abdnin-cilgin-psikolojik-savas-hamlesi-makale,6515.html

pS1.

– Adalet yürüyüşü ve Vatan Partisi’nin tarihi uyarısı (7/7/2017, M. Bedri Gültekin, Ulusal) ( https://26august.wordpress.com/2017/07/07/aydinlikcilarin-cilesi/ )
– İ.H. Pekin üzerinden Vatan cephesine saldırmak (6/8/2017, Kadife Yumruk) ( https://26august.wordpress.com/2017/08/06/pekin-uzerinden-vatana-saldirmak/ )
– İki Perinçek (30/7/2017, Émile, Jean T.) ( https://26august.wordpress.com/2017/07/30/iki-perincek/ )

NOT: Üstteki linklerde yer alan paylaşımlarda; kelimeler üzerinde de başkaca linkler ve ayrıca notlar bulunmaktadır)

+