Büyük Önder’in nasıl bir demokrat olduğunu, biraz da ayrıntılara girerek, ‘komünizm’ [1] (Farklı fikirlere yaklaşımı, devlet adamlığı) üzerinden örnekseyeceğiz.
Sağda solda rastlıyor, okuyoruz: Atatürk’ün komünizmden nefret ettiğine yönelik bazı sözler naklediliyor. (Örneğin: “Komünizm, Türk Dünyası’nın en büyük düşmanıdır.”)
Kimisi de onun, komünist yönlü demeçler verdiğini ileri sürüyor.
Atatürk, ne ırkçılığa ne diktatörlüğe ne totalitarizme ne saltanatçılığa ne ümmetçiliğe ne de komünizme vs. hiçbirine asla meyletmemiştir. Kimilerinin iddia ettiği gibi, denedi-gördü falan bunlar da boşlaflardır.
Atatürk, anti-emperyalist, sosyal-devletçi, milliyetçi, devrimci, laik, halkçı ve cumhuriyetçidir. Cumhuriyet modelini, inkılapları, ilkelerini çok önceden kafasında şekillendirmiştir.
Başkalarının fikirlerini ifade etmelerine izin vermedi gibi söylemler de doğru değildir.
Onu, Türk Milleti’ne ve dünyaya faşistmiş gibi tanıtmak isteyenlerin niyetleri, dertleri başkadır. Sırf cehalettir deyip geçilemez.
Atatürk, insanların düşüncelerini paylaşmalarına, inançlarını yaşamalarına karşı değildir. Aksine, sürlaik, EŞİT-EŞGÜDÜMLÜ özgür bir dünya uğruna ömrünü vakfetmiştir. (O gün bugündür, kendi zihinlerindeki saplantıları diğerlerine DAYATMAK arzusunda olanlar, LAİKLİK ve MİLLET düşmanları, Atatürk’ten nefret ediyorlar)
Atatürk, bencil değil; BİZCİL’dir. Yalnızca yurtta BARIŞ değil; cihanda da BARIŞ şiarını benimsemiş, bu yönde hareket etmiş, önerilerde bulunmuştur. Örneğin, Avrupa’nın durumunu kendisine soran Mac-Arthur’a verdiği yanıtta şöyle demiştir:
– “Versailles Antlaşması 1. Dünya Savaşı’na neden olmuş olan sebeplerden hiçbirini yok edemediği gibi, aksine dünün başlıca düşmanları arasındaki uçurumu büsbütün derinleştirmiştir. Çünkü yenen devletler, yenilenlere barış şartlarını zorla kabul ettirirken, bu ülkelerin etnik, jeopolitik ve ekonomik özelliklerini asla göz önüne almamışlar ve sadece düşmanlık duygularından beslenmişlerdir. Böylelikle bugün, içinde yaşadığımız barış dönemi sadece ateşkesten ibaret kalmıştır. “
Son cümleden de anlaşılacağı üzere, Büyük Önder, geçici olan ATEŞKES’in değil; daimi BARIŞ’ın evrende hakim olmasını murad etmektedir.
Bu çizgide; farklı milletler arasında devletler düzeyinde iletişim kurmuş; onlarla ekonomik, sınai, jeopolitik, askeri, siyasi, eğitim, pek çok alanda anlaşmalar yapmıştır. Ama asla Türkiye’nin aleyhine olabilecek adımlar atmamış, attırmamıştır. Hem DÜNYA BARIŞINI gözetmiş, hem Türk Milleti’nin menfaatlerini kollamıştır.
(Örneğin; devletler “savaş” vs. için ittifaklar kuralarken, Atatürk “BARIŞ” için paktlar oluşturmuştur. Yine örneğin; 23 Nisan’ı tüm DÜNYA ÇOCUKLARINA armağan etmiştir.)
Yazımızın konusu olan Atatürk’ün demokratlığına, komünizm örneğinden dönersek, bakınız Mustafa Kemal Paşa 03 Ocak 1921 tarihinde Meclis’te neler diyor? (Konuşmasında; Türk milletinin istiklali, diğer milletlere saygı, uluslararası ilişkiler, kor-diplomasi, Ruslarla ilişki, Ermeni meselesi, Hükümet nedir, (Şura kelimesini zikretmeden) nasıl olunur, gibi başkaca ayrıntılar da vardır)
***
3/1/1921 (3.1.1337)
« (…) MUSTAFA KEMAL Pş. (Ankara) — Hüseyin Avni Beye kısa bir cevap vermek istiyorum. Biz Rus Bolşevik Hükümetinin bize karşı olan hissiyatına emniyet ve itimat etmek isteriz. Bu emniyet ve itimadımız hayalâta, zanniyata ve güzel sözlere aldanmağa muallâk değildir. Tamamen maddiyata istinat etmektedir. Fakat bunun ne olacağını izah etmiyeceğim. Yalnız tekrar ediyorum ki, lâfa değil maddiyata istinat ediyoruz. Onun için samimiyetine itimat ederiz.
Komünizim intışarı meselesine gelince; kendileri buyurdular ki, istense de, istenmesede bu bir mikroptur, girer. O halde çaresi yok demektir. Mademki maddi tedabirle önüne geçmek imkânı olmıyan bir sirayettir, bu mutlaka sâri olacaktır. Zannediyorum ki, buna karşı tedbir düşünmek meselesiyle meyzuubahis olan mesaili siyasiyeyi birbirinden tefrik ve temyiz etmek, daha muvafık olur. Yalnız sırf bu noktaya temas etmek üzere arzedebilirim ki; bu sâri ve gayri kabili içtinap olmak üzere tasvir buyurdukları komünizme karşı çareler vardır. Komünizim prensiplerinin, kaidelerinin memleketimizde ve milletimiz arasında kabiliyeti tatbikiyesini idrak etmek veyahut idrak etmek ve yahut idrak edenlerimiz vasıtâsiyle bütün memlekete ve bütün millete anlatmaktır. Eğer bu hakayık milletimizin ekseriyeti tarafından tâmamiyle idrâk buyurulmuş olursa ya kabiliyetimiz vardır, yaparız veyahut kabiliyeti tatbikiyesi yoktur anlarız. Tevahhuş ederiz. Yapmayız. Ancak bu hakikata karşı da kabiliyeti tatbikiyesi olmadığına göre ve hatta tatbik etmeğe kıyam edelere karşı da Hükümet her türlü vesâiti istimalde kendisini gayet meşru görür. Bu münasebetle geçmiş ifadata ait bir meseleyi arzetmek istiyorum.
Memleketimizde malûmu âlileri teşekkül etmiş bir Komünist Fırkası vardır. Diğeri de Halkı İştirakiyon Fırkası namı altında yine komünist fırkasıdır. «Türkiye Komünist Fırkası» nın sureti teşekkülünden vazıhan malûmatım vardır, bu fırkayı kimlerin ve ne gibi makasıtla teşkil ettiklerine vâkıfım. Maksatlarının tamamiyle menafii âliyei vataniye ile hali mutabakatta olduğuna ve şahıslarının en kıymetli, en namuslu ve en vatanperver arkadaşlarımızdan bulunduğuna tamamen imanım vardır.
Yalnız geçenlerde Etem Bey meselesiyle alâkadar olan sözlerim meyanında bir şey söylemiştim ki, onun bilâhara yanlış tefsirata sebebiyet vermiş olduğunu işittim, o mesailden dolayı tahtı tevkife alınan bir zatın üzerinde Etem Beyi isyana teşvik zemininde yazmış olduğu bir mektupla beraber Komünist Fırkasının teşkilâtına mahsus memuriyetini mutazammın bir vesikası bulunduğunu söylemiştim. Bu iki vasikanın bir şahıs üzerinde çıkmış olması vakada bir münasebet olabileceği zannını tevlit etmiş olmalı ki, bazı sui tefehhümat oluyor. Halbuki bu bir tesadüften ibaret olduğu muhakkaktır. Çünkü Hakkı Behiç Beyin de, Etem Beyin bugün malûmumuz olan efal ve harekâtiyle hiç bir münasebeti olamıyacağı…
MEMDUH B. (Karahisarı Şarki) — Bu müzakere celsei hafiyede olmuştur.
MUSTAFA KEMAL Pş. (Devamla) — Zarar yok efendim.
MEMDUH B. — Bendeniz unutulmuş zahnediyorudum. Başka bir şey yoktur.
MUSTAFA KEMAL Pş. (Devamla) — Diğer Halk İştirakiyon Fırkası bilâhara teşekkül etti. Tabii o fırkanın da gayet kıymetli arkadaşlardan mürekkep olduğunu söyledim.
VEHBİ B. (Karesi) — Bendeniz diğer celsede sözümü muhafaza edîyorum.
HÜSEYİN AVNİ B. (Erzurum) — Demin arzettiğim mesele, Hükümetimiz Ruslarla akdi ittifak ediyor! Malûmu âliniz Rusların prensipleri; kendileri komünist olmak hasebiyle münasebatta bulundukları milletleri de daima komünizm etrafında toplamak yolundadır. Biz zaten müttefiki tabiiyiz, onlar da bizimle beraber harp ediyorlar. Biz de aynı gaye ile harp ediyoruz. Fakat, millî gaye ve duygu itibariyle ayrılırız. Çünkü Rusların güttüğü emel başkadır. Ermenistan’ı siyanet etti demekten maksadım budur Paşa Hazretleri. Çünkü orasını Moskava’ya tâbı bir millet olarak tanıyarak âdeta Rus mahiyetinde göstermek istiyorlar. Halbuki Ermeniler desisakâr bir millettir ve bu vesile ile bizi içimizden yıkar. Yeni bir tehlike, yeni bir safha açılabilir. Biz Ruslarla müttefikiz, bu mesele yalnız harp etmekle biter, yoksa onların gayesine hadim olmak değildir.
MUSTAFA KEMAL Pş. (Ankara) — Efendim, Hüseyin Avni Beyin Ermeniler hakkında buyurduğu tamamen doğrudur ve biz Ruslarla bu meseleyi mevzuubahis ederken onları da bu hakikate irca etmek için teşebbüsatta bulunmaktayız. Tamamen hakları yardır.
NAFİZ B. (Canik) — Komünist Fırkası şüphesiz buradaki azadan müteşekkildir ve arkadaşlarımızdır. Fakat Hükümet siyasetini Meclisteki ekseriyete istinat ettirmek mecburiyetindedir. Doğrudan doğruya komünistleri tercih ederse bugün Meclisin ekseriyeti o tarafta değildir. Hükümet takip ettiği çığırda hakikâte doğru gitmiyor demektir.
MUSTAFA KEMAL Pş. (Ankara) — Efendim hükümet dediğiniz şey; Heyeti Celilenizce kendi arasından ekseriyetle intihap edilmiş olan ve kendilerine vezaifi muayyene tevdi kılınmış bir heyettir. Yahut vezaifi muayyeneyi tevdi ettiğiniz zevatın teşkil ettiği hükümet sizsiniz. Hükümetin siyaseti demek; bu Meclisi Âlinin maksadı yegânei teşekkülü demektir. O da kısaca bir (formül) ile ifade edilmektedir. Hududu millimiz dâhilinde, demin Beyefendinin de buyurduğu gibi, bütün milletin istiklâlini temine mâtuftur. Binaenaleyh hepimizin maksadı bundan ibarettir. Bu tahlil olunursa, tabii komünizm esasatiyle tearuz eder. Bakınız hududu milliden bahsediyoruz. Ben çok içtimaiyat ile meşgul olmadım. Fakat komünizm bittabi hudut tanımaz. Halbuki biz bir hududu millî kabul ediyoruz. Sonra istiklâli tamdan bahsediyoruz. İhtimal komünizm bilâkaydü şart serbestiyi istilzam eder. Biz de bunu kabul edemeyiz. Binaenaleyh Hükümetin siyaseti, gayet bariz ve vazıh bir siyasettir ve bu siyasette ekseriyetimize veya heyeti umumiyemize değil, milletin heyeti umumiyesine istinat etmekte olduğuna kanaati tammesi vardır. Yoksa şu veya bu zümre veya partiye istinat eden hiç kimse mevcut değildir. Hariciye Vekilinin beyanatında bu nokta tasrih edilmiştir. Bizim Ruslarla olan münasebatımızda esas olarak kapitalizm aleyhine yani komünizm esasatına temas dahi edilmemiştir. Görüşebilmek için komünist olunuz veyahut olmaya mecbursunuz diye kimse bize bir şey demediği gibi, sizinle dost olabilmek için komünist olmağa karar verdik dememişizdir. Böyle bir esas mevcut değildir. Yanlız Rus Bolşevik Hükümeti komünisttir ve gayei aslisi budur. Bütün milletlere bu fikri, bu kaidei asliyei içtimaiyeyi infaz etmek ister. Şunu ifham etmek isterim ki, biz buna mâni olacağız veyahut bunu yapmıyacaksınız demek, Rusya Bolşevik Hükümetinin mevcudiyetini tanımamak ve onu reddetmek demektir ki, bunu da yapamayız. Yalnız memleketimize ve milletimize zarar iras edebilecek tarzda gelmesine karşı tedabiri katiye ittihaz etmek mecburiyetindeyiz ve bu tedabiri ittihazda onlar elbette bize muhalif olamaz. Yalnız Hükümet başkadır. Hükümetin ricali resmiyesi başkadır. Bir de alelıtlak millet içinde bulunan cemiyetlerin teşebbüsatı başkadır. Malûmu âliniz Rus Hükümet ricaliyle olan temasımızda başka türlü muhatabâda bulunulduğu halde diğer taraftan gayri mesul bir takım insanlar tamamen, Rus Komünistliğini memlekete sokmak için teşebbüsatta bulunabilirler. Binaenaleyh bu içtimai bir meseledir. Biz burada içtimai inkılâptan bahsetmiyoruz. O, milletin tekâmül ve istidadına vabestedir.
NAFİZ B. (Canik) — Maksadımız bunu Hükümetin ağzından işitmek idi, teşekkür ederiz.
MUHİTTİN BAHA B. (Bursa) — Efendiler, pek çok söyliyecek değilim. Yalnız Hüseyin Avni Beyin bir millete bihakkın vâki olan buğuz ve kin tesiriyle bir mesleki içtimaiye vâki olan taarruzu protesto etmek için çıktım. Burada bir Komünist Partisi vardır ve onun âzası, bir Komünist Partisi teşkil etmekle, en büyük bir vazifei içtimaiye ve bir vazifei vataniye ifa ettiklerinden emindir. Arkadaşlarımız anlamak icabeder ki, Komünist Partisine iştirak edenler, hududu milliye hürmetkar ve onun için hayatlarını feda etmeğe her an amadedirler. Komünist Partisine iştirak eden emindir ki, bu dâvalarında, bu Partiyi teşkil etmekte ve bu dâvada ilerilemekte en büyük vatanperverliklerini izhar etmişlerdir ve ediyorlar ve edeceklerdir. Komünizm Partisi hududu milliyenin Misakı Millî dâhilinde mevcudiyetini kabul eder ve onun için hayatını fedaya ahdeder. Biz böyle kabul etmişizdir. Bolşevikler de milletlerin arzularına müracaat ederek Hükümetlerinin teşekkülünü kabul ettirmişlerdir. (Gürültüler).
NAFİZ B. (Ganik) — Orası Komünist propaganda kürsüsü değildir. (Gürültüler).
REİS — Celseyi tatil ediyorum.
(7 sonrada celse tatil edildi) »
( https://www.tbmm.gov.tr/tutanaklar/TUTANAK/TBMM/d01/c007/tbmm01007128.pdf )
(Özgün Türkçe: http://www.ata.tsk.tr/content/media/01/soylev_ve_demecleri.pdf )
***
Üstteki yazıyı tarafsız gözle okuyanlar; “BÜYÜK ADAM nedir?”, “DEVLET ADAMI nasıl olunur?” anlayabilecekler, Atatürk’ü bir nebze de olsa tanıyabileceklerdir.
[1] NOTLAR:
– Komünizm başka; sosyalizm başkadır. (Faşist Stalin ile sosyalist Lenin’i birbirlerinden ayırmak gerekmektedir. Atatürk’ün iletişimde olduğu LAİK Lenin Rusya’sıdır; katil Stalin değil)
– “Atatürk ve Lenin’in mazlum milletler teorisi yükselen Asya medeniyetiyle hayata dönmektedir.”
– MİLLETÇİ ve LAİK olan solulusalcılık daha farklıdır. (Atatürk, Lenin’in başaramadığını da başarmıştır.)
– Atatürk’ün LAİKLİK ve MİLLET olgusunun üzerinde ısrarla durmasının sebepleri vardır. Gelecekte de dünyayı(+) sürlaik MİLLETLER bazında EŞİT ve EŞGÜDÜMLÜ bir düzen beklemektedir.
– Bu PAYLAŞIMCI düzenin esin kaynağı, temelinde, Atatürk’ün oluşturduğu devlet modeliyle Cumhuriyet vardır.
– Siyonizme karşı tek çare anti-emperyalist, sosyal-devletçi, milliyetçi, devrimci, laik, halkçı ve cumhuriyetçi Atatürk’tür. (Siyonizmin mevcut hiçbir karşı kutbu yoktur. Siyonizm tektir. Ama Atatürk milliyetçiliği siyonizme karşı getirilmiş tek seçenektir.)
– İşte yahudilerin ortaya sürdüğü komünizm, bu PAYLAŞIMCI düzene karşı ortaya sürülmüş bir feyk’tir.
– Komünizm, yahudi Marks ile arkadaşlarının yani siyonist ekibin bir oyunudur.
– Tıpkı komünizm gibi “komünizmle mücadele dernekleri” adı altında kurulan örgütler de yine siyonist emperyalizm orijinlidir.
+