İÇ SİYASET SAVAŞI

Türkiye’de, emperyalizmin taşeron örgütü FETÖ ile işbirliği içinde olan, ‘proje’ AKP hükümetleri vardı.
Fetullahçılar, onyıllardır askeriyeden emniyete adliyeden bürokrasiye tüm kurum ve kuruluşlara sızarlarken, AKP döneminde ana damarlara kadar girdiler ve AKP’liler tepeden tırnağa bu durumdan pek memnundular.
Yalnız AKP mi? Muhalefetçilik oynayan Bahçeli, Kılıçdaroğlu ve bunların ekipleri de keyifliydiler.
Örneğin, Çözüm Süreci denen vatana ihanete destek veriyordu CHP yönetimi. Dahası, biz bunu önceden sunmuştuk, diyordu.
MHP ise, güya kavga ettiği HDP’lilerle dirsek temasındaydılar. PKK’yla hükümet olmayız diyenler, komisyonlarda aynı masadaydılar. Bahçeli’nin meclis tebesümleri ise cabası.
Yani körler sağırlar birbirlerini ağırlar hesabı, meclisteki dört parti de ülkenin gidişatından hoşnuttular.
Ta ki, Erdoğan-Gülen ‘sürpriz’ kavgasına değin.
Elbette bir menfaat çatışmasıydı yaşanan (En azından görünür tarafı böyleydi). İş, ne istediler de vermediklerden, dön gel artık davetlerinden, haşhaşinlere, ocağına ateşler düşsünlere vardı.
(NOT: CHP-MHP içindeki helal süt emmiş vekilleri ve Atatürkçü vatansever milliyetçi seçmenleri AYRI yere koymalıyız)
AKP’de, Gül, Davutoğlu, Arınç gibi fetullahçı isimlerin öncülüğünü yaptıkları (40 küsur kripto fetöcü natocu gladyo unsuru AKP’li milletvekili var) emperyalizm yanlıları, başlarda Tayyip’le Fetullah’ı yeniden uzlaştırmak için büyük çaba sarf ettiler.
Bıyıksız Fehmi’ler, vekiller, işadamları falan Türkiye-Pensilvanya arasında mekik dokudular.
Olmadı, başaramadılar.
Güç kirlenmesinin iki tipik örneği olan bu iki zat, kavgayı büyüttükçe büyüttüler. (Ama belirtmek gerekir ki, Fetullah, cebinden 100 Tayyip çıkartır)
17/25 Aralık, MİT operasyonları vesaire artık geri dönüş yaşanmayacağının göstergelerindendi.
Nihayetinde Türkiye, mossad-cia programlı ve destekli fetullahçı darbe girişimini yaşadı.
Can derdine de düşen Erdoğan, FETÖ’yle mücadeleye hız verirken, yine fetö’yle ilişkili olan PKK’ya da savaş açtı. Çözüm Süreci rafa kaldırıldı.
Türkiye, Rusya ve Çin ile yakınlaştı.
Tüm bu şartlar altında, emperyalizmin Türkiye’yi (ve bölge coğrafyasını) BÖLME vd. planları bozguna uğruyordu.
Derhal, o güne değin muhalif takılan CHP-MHP yönetimleri harekete geçtiler; gizliden yürüttükleri görevlerini açıktan yapmaya başladıklar. (Aslında birçok kereler emperyalimin menfaatleri yönünde hareketleri olmuştu ancak bunları iyi niyetli seçmene anlatmak bir türlü mümkün olamıyordu.)
Başarısız darbe girişiminin devamında, durduk yerde, Fetullah’ın emriyle Bahçeli’nin referandum feyk’i gündeme geldi.
Yine aynı kaynaklardan gelen talimatla, Kılıçdaroğlu’nun adalet adlı yürüyüşü ve mitingi gerçekleşti.
Tüm bu gelişmeler sırasında, AKP’nin kriptoları, bazen sessiz kalarak bazen çaktırmadan eylemlere destek verdiler.
Bugün geldiğimiz noktada:
Sütten ağzı yanan bile ayranı üfleyerek içerken, Erdoğan yaşanan onca musibete rağmen hiçbir şeyden ders almamış gibi davranmaya devam ediyor: İçleri tıka-basa kripto fetullahçı kaynayan diğer cemaatleri, tarikatleri, devletin en önemli mevkilerine getiriyor.
Dün, “ATATÜRKÇÜLER DARBE YAPACAKLAR” yalanına kanıp Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk gibi kumpas davalara İZİN veren Erdoğan; şimdi de yine FETULLAHÇILAR tarafından ortaya atılan,  “ULUSALCILAR DARBE YAPACAKLAR” gibi ALGI oyunlarına kanarak (!) YAŞ tahtaya basacak mı? (UMUYORUZ ki bu defa “aldatılmaz”.)
Çünkü sözde AKP’li çevreler de pası alıp DERHAL harekete geçtiler; kimisi Atatürk düşmanlıklarından dolayı kimisi kripto görevleri sebebiyle, amacı “15 Temmuz gecesi vatanı savunan Atatürkçü askerlerin TSK’dan tasfiyesi” olan bu fetöcü haberi kamuoyuna pompalıyorlar.
Tüm bu kumpaslara DUR diyecek muhalefet ise (yönetimleri), tersine, NATO’nun AB-D’nin emrinde. Çözüm süreci peşinde, fetullahçılarla ve laiklik karşıtı odaklarla birlikte. (2019’da gene Ekmeleddin’i aday gösterip milleti tıpış tepiş sandığa ülkeyi de uçuruma sürüklemenin hesabındalar.)
Peki biz ne yapacağız, yapmalıyız?
Bir kere kriptoların yeni oyunlarına gelmeyeceğiz.
Yurtsever, milliyetçi, inancında samimi olan kim varsa, BİRLİK olacağız.
Mevzubahis VATAN’sa gerisi teferruattır, diyeceğiz.
Başkaca bir çıkış yolumuz, çaremiz yok.
Atatürk’te buluşacağız.

+