İKİ PERİNÇEK

26 Ağustos bloğu adına değil, kişisel olarak kaleme aldığım bir yazıdır bu.

(Yazının başlığı ise “TÜRKEŞ’İN İPİYLE KUYUYA İNMEK” olacaktı ama onu sonraya sakladım, aşağılarda paylaştım. Girişi, Demirağ’a ayırdım..)

Yavuz Selim Demirağ’ın yazılarını fırsat buldukça, hassasiyetle okurum (Değerli, önemli bilgiler barındıran yazılardır).

Ne var ki o da, FETULLAHÇI GLADYO’nun son günlerde ayyuka çıkardığı “Perinçek’e taarruz” rüzgarına kaptırdı kendisini.

AYDINLIK’I ABD BASTIRMIŞ

28/7/2017 tarihli yazısını şöyle bitiriyor:

– “Şimdi birileri hemep çıkıp, ‘Peki ama, sen de yıllarca Perinçek’in kanalında program yaptın. Silivri’de onları savundun‘ diye haklı olarak soracaktır. Biraz sabır. Yarın bu sütunlardan Perinçek’i tanıma, tanışma ve yüzleşmeyi ve hesaplaşmayı da yazacağım.” ( http://www.yenicaggazetesi.com.tr/kimmis-amerikanci-43680yy.htm )

Bir gün önce de, ODATV’de Ali Türkşen’in yazısı yayınlandı, şöyle diyordu:

– “Attığım tweet sonrasında yemeyip içmeyip bana ulaşan Vatan Partisi yetkililerinin; ‘Ali Bey, konuyu biz de araştırdık, böyle sorular sormuyorlarmış. Aksine Atatürk’le, Cumhuriyet tarihiyle ilgili çok güzel sorular soruyorlarmış,’ demelerini de anlamıyorum. Başta da dedim ya, zeki bir insan değilim. Orta zekalı bir insan olarak, düne kadar AKP-Recep Tayyip Erdoğan’ın karşısında cansiperane duran; Sayın Doğu Perinçek-Ulusal Kanal-Aydınlık üçgeninin, kumpas davalar sürecinde gösterdikleri desteğe bir ömür vefa borcumuz olması bir yana, bugün bizleri nasıl olup da karşılarına alabildiklerini de anlamıyorum.”

İkisi de Perinçek’e ve Aydınlıkılara teşekkür etti.
Ama son dönemin rüzgarına kapılıp, eleştirdiler.

(Ali Türkşen’i bir yere kadar anlıyoruz, onunkisi gerçekten bir eleştiri diyebiliriz. Ayrıca kişiselleştirmiyor da. Ancak Yavuz Selim’in söylemleri eleştiri çizgilerinin çok ötesinde. Doğrudan Perinçek’in şahsını hedef alıyor.)

Demirağ yazısına dönelim, GİRİŞ’te diyor ki.

– “1993 yılının sonlarına doğru ünlü Tercüman Gazetesinin kan kaybının önüne geçilerek atılım yapılma projesi için teklif almıştım. Bıçkın gibi delikanlıydım. Ancak büyüklerime sormadan, istişare etmeden de boşuna adım atma niyetim yoktu. Kafamda bir sürü proje vardı. Bir taraftan Tercüman’ı Türkiye’nin yeniden bir numaralı gazetesi yapmak, diğer taraftan Milliyetçi-Ülkücü genç kalemlere geniş imkanlar sunacak gazete okulu oluşturma planım vardı. Merhum Başbuğ Alparslan Türkeş’e vardım. Yapılan teklifi ve projeyi heyecan ile anlattım. Sakince dinledi. İlk tepkisi ‘Çok güvenme, genç yaşta hayal kırıklığı insanı ömür boyu takip eder’ telkini ile başladı konuşmaya… Tercüman’ın 1980 öncesi ve sonrası Milliyetçi-Ülkücü haberlere traj kaygısı ile yer vermesine rağmen, ülkücülerin özlemindeki “milli kuruluş” olmadığını hatırlattı. Ve başladı anlatmaya: ’12 Eylül’den önce Tercüman’ın sahibi Kemal Ilıcak benimle görüşmek istemiş. Ülkücü şehidimizin cenazesi için İstanbul’daydım. Önce başsağlığı diledi. Ardından gazete ve matbaalarına komünist teröristlerin saldırılarda bulunduğunu binaların ve inşaası süren Tercüman Konutları şantiyesinin korunması için ülkücü gençlerden yardım talep ettiğini uygun lisan ile söyledi. Öfkelendim. ‘Devletin polisi var jandarması var. Ülkücü gençleri kim koruyacak!’ diye çıkıştım. Kemal Bey kibarca polisin de siyasete bulaştığını, ülkücü gençleri işçi olarak istihdam etmek istediğine dair laf evirip çevirdi. En son dayanamadım: ‘Peki ya Kemal Bey, bizim ülkücü gençleri her gün hedef gösterip vurduran Aydınlık Gazetesi’ni niye Tercüman’ın matbasında basıyorsunuz?‘ diye lafı gediğine koydum. Suçüstü yakalanmış gibi telaşa kapıldı. ‘Aman efendim, bunun hiç bir kiymet-i harbiyesi yok. 5-6 bin gazete basıyoruz. Bunu da Amerikan Büyükelçisi’nin ricası ile yapıyoruz‘ demez mi? ‘Özürünüz kabahatinizden büyük’ diyerek ayağa kalktım. Ilıcak da çekti gitti…”

ERDOĞAN’A AŞIK OLMUŞ

Bir gün sonra (29/7/2017) “Perinçek’e tavsiye” başlıklı makalesinde söze, “Hatadan dönmek erdemdir” diye başladı Demirağ. Perinçek için “bizim çizgimize geldi” dedi. Ama “gladyonun prensesi” ifadesinin Meral Akşener’e iftira olduğunu belirtti. ( http://www.yenicaggazetesi.com.tr/perinceke-tavsiye-43694yy.htm )

Makalesinin içeriği, ciddiyetsiz ciddi iddalarla dolu.
Üşenmeden uzunca bir alıntı yapalım.
Sıkılmadan okuyalım:

– “… Bir anda ‘Askerci’ kesildi. Balyoz ve Ergenekon zanlısı askerleri herkesten çok savunarak taraftar toplamaya çalıştı. Tahliye oldu, en yakın arkadaşlarını yemeye başladı. Aydınlık Gazetesi’ne müdahale etti. Yazarlarını hain ilan etti. Ulusal Kanal’a karıştı programcılarını kovdurdu. TGB’ye müdahale etti idealist gençleri küstürüp, dağıttı. En yakınlarından merhum Emcet Olcaytu küs öldü. Yalçın Küçük’e hakaretler yağdırdı. İşçi Partisi’ni Vatan’a çeviren ekipten yanında kim kaldı? Milli Merkez’i dağıttı.”

– “Önüne gelene çattı. 15 Temmuz sonrası Recep Tayyip Erdoğan’a aşık oldu. ‘Erdoğansız olmaz!’ demeye başladı. Türkiye’nin Erdoğan’a karşı tek alternatif olan ve memleketi AKP’den kurtaracak tek siyasi hareketin Meral Akşener olduğu gerçeği karşısında, Akşener’e dil uzatma cüreti göstererek Erdoğan’ın değirmenine su taşıdığını sanıyor Perinçek…”

– “Kendisi ile beraber yüzlerce, binlerce insanı Silivri’ye tıkan geçmişteki FETÖ-AKP ortaklığı olduğunu Perinçek unutsa da millet unutmaz!”

– “Perinçek’in 40 yıllık alışkanlığıdır. İşine gelmeyen, günün birinde kendisine rakip olabilecek ya da kontrol edemediği herkes için ‘ajan’ yaftası takmak gibi ucuz numaraları vardır. Bir de ‘Gladyo’ etiketi var ki yerli yersiz kullandığından işportaya düşmüştür.

– “Ez cümle 80’e merdiven dayayan Perinçek’e tavsiyem en kısa zamanda adı ‘Vatan’ olan partiden istifa ederek, bir kenara çekilip anılarını yazmasıdır. Aksi halde 40 yıllık İşçi Partisi bile elinde kalmayacak! Bizden hatırlatması…”

Demirağ’ın bu iftiralarına karşı, Nihat Genç’i dinleyelim: “Perinçek Amerikancıdır diyenlere” ( http://www.ulusal.com.tr/nihat-genc-ten-perincek-amerikanci-dir-diyenlere-yanit-video,8107.html )

TÜRKEŞ’İN İPİYLE KUYUYA İNMEK

Nihat’ın veryansınlarını dinledikten sonra, meseleyi bambaşka bir AYRINTIYA taşıyorum:

Türkeş, Aydınlık’ın Tercüman matbaalarında “ABD elçisinin ricası ile” basıldığını söylediyse, ki şaşırmam, şunları düşünürüm:

1) ABD, Aydınlık’a düşmandır.
2) (Baba) Kemal Ilıcak baskı altıdadır.
3) Türkeş, hedef saptırmaktadır.

Çünkü:

– Yahudi Hiram Abas‘ın özel olarak yetiştirdiği İKİ KİŞİDEN BİRİ olan Bahçeli‘yi (diğeri Eymür) başımıza musallat eden Alparslan Türkeş’tir.

– Bu isim onun LAKABIDIR. Kıbrıslı falan da değildir. Gerçek adı, Hüseyin Şazelli (İtalyanca: SCİASELLİ) ARUSİ‘dir.

– Siyonist emperyalizm adına GÖREVLİ’dir: Guguk kuşu misali içine sızdığı Türkçülüğü FETÖCÜLÜĞE devşirmiştir. (Mavi KURT’un yerine üç hilal’i getiren odur)

– Alaton ve Aliyev ile YAKIN ilişkilidir. Petrol vd. uluslarüstü hesaplar yapılmaktadır.

– Atatürkçü ELÇİBEY’in katlinde parmağı vardır.

Girişte de belirttiğim üzere; Demirağ’ın yazılarını fırsat buldukça, hassasiyetle okurum. Ancak o ve benzerlerinin, şu akıl almaz BİAT KÜLTÜRLERİNİ anlamak gerçekten zordur.

Hani derler ya, Atatürkçülük yerine ümmetçilik konduğu andan itibaren (Türk-İslam sentezi KILIFI altında devşirme operasyonu başladığından beri) Türkçüler yoldan çıktılar.

Türkçülük yerine ülkücülük peydahlandı. (Oysa biz yurtsever Atatürk milliyetçileri, Andımız’dan bilirdik ÜLKÜ’yü. Hem içerik hem hedef saptırdılar. Hem de bizi ayrıştırdılar)

Ayrıca; bizim BAŞBUĞ’umuz ATA-TÜRK iken, ergenekonlar bile es geçilerek, Türkçülük günü ortaya çıktı (1945). Yani “Türkçülük günü” diye TÜRKEŞ’İN GÜNÜ kutlanmaya başlandı.

(Fetullah’ın, hem MİLLİ BAYRAMLARIMIZI unutturmak hem de (Artık doğum tarihi ne kadar doğru ise, ama nüfus kayıtlarına işlenmiş haliyle) KENDİ doğum gününü kutlatmak için “Kutlu Doğum Haftası” feyk’inin benzeri gelmiyor mu akla? Allah düşmanı Ebu Süfyan’ın “Hz. Muhammed’in (BİLİNMEYEN) doğum günü” dümeniyle KENDİ doğum gününü kutlatması misali..)

(Üstelik: Türk’ün ERGENEKON’dan çıkış yani DEMİRCİ DEDE  (Turanlıların Demirci) bayramı da Newruz diye Kürtçülere bırakıldı.)

Özetle, başlarına her kim gelirse gelsin, sünni-islamcı (kripto fetullahçı) ülkücü yapılanma, o başGan seçilen “reis”in (Düzgün bir insan dahi olsa) AYARLARINI bir şekilde bozuyor, kendine uyduruyor, o kişi de artık kendisini başbuğ zannedip (Güç kirlenmesi) kitleleri ardına takıyor. Bu böyle sür-git devam ediyor.

Guguk kuşu illüminatici Türkeş’in oyunlarıdır bunlar.

Aslında sır, ömrünün 35-40 yılında F tipine saydırıp sonra her ne olduysa aşağıdaki ifadeleri kullanan Fikmet’in satılarında da ayrıca saklıdır:

– “Örnek’in günlüklerinin Nokta’dan önce Balbay’a geldiğini ve yayınlamadığını öğrendiğimde de bir yönetici olarak ‘Affetmem‘ dedim.” ( http://odatv.com/cumhuriyet-gazetesi-saf-mi-degistiriyor-0805101200.html )

ODATV NE YAPIYOR?

Son dönemdeki odatv’nin Perinçek, Aydınlık ve Vatan Partisi karşıtı paylaşımlarına dikkat ediyor muyuz? Gerek doğrudan kendileri yazarak, gerekse eleştiri (ve ötesi) yazılarına hayli yer vererek Perinçek aleyhinde yürütülen kampanyaya destek veriyorlar.

Aslında (Artık zıtlaşma mıdır, hesaplaşma mıdır, yoksa başka amaçla mıdır?) bu Perinçek karşıtlığı yeni değil, içten içe odatv’de hep vardı.

Bakınız, bir örnek:

– “Öcalan başta Doğu Perinçek olmak üzere üç Aydınlıkcı’nın SHP listesinden TBMM’ye girmesini teklif etti. Ancak Perinçek daha çok milletvekili istedi. Anlaşamadılar.” (29/11/2007, http://odatv.com/dogu-perincek-mit-iliskisinin-tarihsel-sureci-2911071200.html )

Oysa bunun böyle olmadığı artık biliniyor. Perinçek’in o teklifi doğrudan reddettiği ortaya çıktı. Ne CHP’lilerden ne de meseleyi bilen diğer ilgililerden herhangi bir itiraz da gelmedi. Aksine, Öcalan bile işin doğrusunu sorgusunda anlattı.

Hal böyle iken, odatv hangi niyetle kimLERe hizmet ederek satır arasına böyle “ustaca” bir YALAN (İFTİRA edilmiş HADİS) tıkıştırıyor? (ALGI operasyonu yaparak zihinlere RESİM yerleştiriyor)

Ve şu yaşananlara Soner Yalçın (Ki AYDINLIK menşeilidir) niye sessiz kalıyor? Yoksa o da mı, yine son dönem makalelerinde yanaştığı, oysa önceden sıkça eleştirdiği y-chp yönetimiyle sıkılaştı fıkılaştı? (Enis Berberoğlu’nu vakti zamanında yerin dibine geçiren Soner, Adalet kılıflı yürüyüş sürecinde o her dönemin adamı fetöcü gazeteciye sahip çıkıverdi.)

İKİ PERİNÇEK

Perinçek’e dönelim….

Dün, 1920’lerin iktisat poltikalarını eleştiren, 1930’ların (Atatürk’ün DEĞİL; Atatürkçülüğü kullananların) faşizm uyguladığını dile getiren, sonra Doğu’da referandum [pS1] öneren bir Perinçek vardı.

O gencin gözünde Atatürk eleştirilmeliydi. Sorgulanmalıydı. Bunu yaptı. (Hz. İbrahim ss ALLAH’ı sorgulamadı mı? AKLEDEREK tüm aracıları çıkartıp bir başına YARATICI’yı aramadı mı? Nihayetinde ALLAH dostu olmadı mı?)

Perinçek, İzmir 1923’ü masaya yatırdı, inceledi, dedi ki: Emperyalizme teslim olduk.

HATALI tespit yaptı. Atatürk’ü, milletinin menfaatleri için, liberal ekonomiyi deneyip arzu ettiği sonucu alamayan ama sonrasında halkçılığa devletçiliğe yönelen bir insan olarak algıladı.

1920’leri deneme sürümü olarak gördü.
Genç fikirleriyle, öyle düşündü.

Artık anladı ki, Atatürk o HESABI çoktan yapmıştı.
Atatürk’ü ‘tastamam’ anlaması zaman aldı.
Ulu Önder’i tanıdı, yakınlaştı.

Denizler de kendisi de Kemalist devrime sahip çıkıyorlardı AMA bir yerlerde eksikler vardı.

İşte üstte yazdığım DETAYLAR yüzünden Atatürk’le TASTAMAM buluşamamışlardı. Bugün kavuştular.

Ama şunu hep söyledi: Kemalist devrim tamamlanmalı…
Ve herdaim BAĞIMSIZ TÜRKİYE yolunda mücadele etti.

(Atatürk DEVRİMCİLİĞİ de zaten bu değil midir?)

pS1. İKİ VİDEO

Web’de dolaşan, linklerini bir arkadaşımın yolladığı iki videoyu paylaşıyorum:

Perinçek’in ikinci videoda hatalı kullandığı tek ifade Türk milliyetçiliği söylemidir. Onu da ne anlamda kullandığını anlıyorum ancak başka kelime koyması gerekirdi. Artık düzeltti.

Bunun dışında konuşmasının içeriğinde sorun yok. Aksine CİDDİ uyarılar var ve nitekim o günden bugüne o sorunları yaşıyoruz.

Federasyon meselesi ise daha farklı içerikte. Federasyon olsun DEMİYOR, Kürt halkı KARAR versin diyor. Yani o tarihlerde bir REFERANDUM yapılsa idi Kürtler Türkiye’de kalma kararı vereceklerdi çok çok çok büyük ihtimalle ve PKK falan hapı yutacaktı.

KRİPTO FETULAHÇILARIN GLADYONUN Kenan Evren cuntası eliyle ve işbirlikçi siyasetçilerin yol vermesiyle yürüttükleri “Kürt kökenli vatandaşlarımızı Türkiye’ye DÜŞMAN ETME” siyaseti tarihin çöplüğüne atılacaktı.

Yani siyonist emperyalizmin bu büyük, derin ve uzun vadeli PLANI-TUZAĞI ta o günlerden bozulacaktı.

Perinçek’in bir gazeteci kimliğiyle gidip görüştüğü Öcalan’ı “Emperyalizmin enstrümanı olma!” uyarısı da zaten bu oyunu bozmak amaçlıydı.

2000’e Doğru dergisinin yayınlarında, GİZLİ NATO’nun TC KİMLİĞİ ile (TÜRKİYE’nin adını kullanarak) yaptığı çirkin kumpaslar deşifre ediliyordu. TÜRK ASKERİ VE POLİSİ’nin üzerine atılan çamurların gelecekte sorun olacağı, TÜRKİYE’nin başına ciddi dert açılacağı vurgulanıyordu.

Bu yüzden Perinçek sürekli susturulmak istendi. Yeri geldi gözaltına alındı, hapse atıldı. Yeri geldi ALAYA alındı, itibarsızlaştırılmaya çalışıldı.

İşte bugün geldiğimiz noktada, Perinçek’in ne kadar haklı olduğu gerçeğiyle yüzleşiyoruz.

Perinçek’in öngörüşlülüğü ile karşılaşıyoruz.

İlk videoda da bu “ileriyi görme” duruşuna rastlıyoruz. (Karşılıklı sataşmalara, ‘puşt’, ‘dönek’ gibi laflara takılmadan etüt edebilirsek eğer 🙂 )

Perinçek bugün hangi çizgide?
Kürkçü nerede? (HDP/PKK vekili.)
Uluer? (Önce ÖDP sonra HDP mevzisi)

Yani o günlerdeki videoları o günlerde anlayamayanlar, hiç değilse bugünden bakınca kavrayabilirler.

İkisi Perinçek’e sataşıyor, o da ikisine. Birbirlerine DÖNEK falan filan diyorlar.

Ama Perinçek orada belgeli delilli konuşuyor.
Diğer ikisi tribün şovundalar. (Savunma modlarına geçiyorlar, falan)

Geçmişte üçü de devrimci idi.

Kürkçü Kızıldere’de samanlığa saklandı ve mahkemelerde rengini belli etti. Bugün HDP/PKK’ya sığındı.
Uluer önde gelenlerden bir isimdi, o da HDP’ye sığındı (Aday oldu ama seçilemedi). (Yine de videoda dikkat edilirse, asıl gerginliğin Perinçek-Kürkçü arasında yaşandığı görülecektir)

Perinçek, Kemalist çizgide devam ediyor.
Denizler gibi…

Şimdi bugünden bakıp konuşmak yazmak kolay. Önemli olan MAÇIN SONUCUNA skora göre duruma göre yorum yapmak değil; ileriyi öngörebilmek.

Aslolan, TUTARLI olmak.

SON SÖZ

Bakınız, 1/1/93 tarihli makalesinde Nail Güreli neler yazıyor:

« (…) Doğru Perinçek, geçtiğimiz ay üçüncü basımı çıkan “Kemalist Devrim-1/Teorik Çerçeve” kitabının önsözüne şöyle başlıyor: “2. cumhuriyet tartışmaları, bu kitabın üçüncü basımı için bir çağrı oldu. CIA’nın eski Ortadoğu sorumlusu Graham Fuller 1990 yılı başında Türkiye’de yaptığı araştırmadan sonra hazırladığı raporda, Kemalizmin bittiği saptamasında bulunuyordu. Fuller, Türkiye’ye ‘yeni kimlik’ olarak ‘ılımlı islam’ı öneriyor.

Bu kadarından da anlaşılacağı gibi, kitap, günümüz tartışmalarından birinin ilginç boyutlarını irdeliyor. Perinçek, kitabının her ne kadar “Kemalist Devrimi Tarihsel Materyalizm açısından incelemek isteyen araştırmacılara ve okurlara teorik bir çerçeve sunduğunu” söylese de, yalnız araştırmacı okurların değil, herkesin ilgiyle okuyacağı bir kitap. İkinci baskının önsözünde şu satırların altını çizmişiz: “Kendi adıma söylemeliyim ki, her yeni tecrübe, her yeni bilgi bende Mustafa Kemal Atatürk’ün devrimci kişiliğine karşı daha büyük bir saygı yarattı. Her yeni adımda onun büyük devrimci değerini daha çok anlıyorum.” (…) »

(Nail Güreli, 01 Ocak 1993, sf.17, Milliyet : https://nedenvatan.files.wordpress.com/2016/08/19930101_milliyet_sf17_n_gureli.jpg )

Demek ki siyasi anlamda dünden bugüne İKİ Perinçek var:

1) Gençliğinde Atatürk’ü sorgulayan,
2) Bugün tastamam Atatürkçü olan..

(O halde İKİ değil; TEK Perinçek var)

Onun usanmaz arayışını, SORGULAYIŞINI anlıyor,
TUTARLI MÜCADELESİ önünde saygıyla eğiliyorum.

Ve buradan kendisine YALNIZ DEĞİLSİN diyorum.

O -tartışmasız- ATATÜRKİYE çigisindedir.
6 OK’a tavizsiz menfaatsiz sahip çıkan kişidir.
İzlenmesi, önemsenmesi gereken kimliktir.

Yani:

DOĞRU SEÇENEK,
DOĞU PERİNÇEK ..

26 Ağustos bloğu için,
Émile, Jean T.
30/7/17

+

pS2. Ayrıca bknz.

– PERİNÇEK ve ATATÜRK’E HAKARET ( https://26august.wordpress.com/2015/05/03/perincek-ve-ataturke-hakaret/ )
– PERİNÇEK’İ ANLAMAK ( https://26august.wordpress.com/2016/12/06/perinceki-anlamak/ )
– AVRASYA’NIN AVR’I ( https://26august.wordpress.com/2016/12/18/avrasyanin-avri/ )
– BRICS’TE BİRLEŞMEK ( https://26august.wordpress.com/2016/12/18/bricste-birlesmek/ )
– TÜRKİYE’NİN YERİ ( https://26august.wordpress.com/2015/11/19/turkiyenin-yeri/ )
– TÜRKİYE’NİN ZORUNLU SEÇENEĞİ ( https://26august.wordpress.com/2017/08/09/turkiyenin-secenegi/ )
– ŞİÖ ZORUNLULUKTUR ( https://hvodinali.wordpress.com/2016/12/25/mucizevi-kurtulus/ )
– ABD’NİN ÇÖKÜŞÜ VE TÜRKİYE ( https://26august.wordpress.com/2015/05/07/abdnin-cokusu-ve-turkiye/ )

– AYDINLIKÇILARIN ÇİLESİ ( https://26august.wordpress.com/2017/07/07/aydinlikcilarin-cilesi/ )
– VATAN PARTİSİ’NİN GÖREVİ ( https://26august.wordpress.com/2015/06/12/vatan-partisinin-gorevi/ )
– İZMİR (İKİNCİ AMASYA) TAMİMİ ( https://26august.wordpress.com/2015/04/28/izmir-ikinci-amasya-tamimi/ )

– İMRALI TUTANAKLARI – AYDINLIK ( https://26august.wordpress.com/2014/09/01/imrali-tutanaklari-aydinlik/ )
– İNCİRLİK ( https://26august.wordpress.com/2016/12/23/incirlik/ )
– KRİPTO OPERASYONU ŞİMDİ BAŞLIYOR ( https://26august.wordpress.com/2016/12/21/kripto-operasyonu-simdi-basliyor/ )

– AKIL TUTULMASI ( https://26august.wordpress.com/2017/07/29/akil-tutulmasi/ )
– KONTROLLÜ DARBE ( https://26august.wordpress.com/2017/07/14/kontrollu-darbe/ )
– EMPERYALİST PROPAGANDAYA ALET OLAN ATATÜRKÇÜLER ( https://26august.wordpress.com/2017/07/08/emperyalist-propagandaya-alet-olan-ataturkculer/ )

– DERSİM HAKİKATİ ( https://dersimhakikati.wordpress.com/dersim-hakikati/ )
– TOPRAK REFORMU ve KÜRTLER ( https://26august.wordpress.com/2015/04/27/toprak-reformu-ve-kurtler/ )
– ATATÜRK ve TOPRAK DEVRİMİ ( https://26august.wordpress.com/2014/08/19/ataturk-ve-toprak-devrimi/ )

– ATATÜRK’ÜN 1937 MECLİS NUTKU ( https://26august.wordpress.com/2017/04/28/ataturkun-1-kasim-1937-nutku/ )
– HEDEFTEKİ LAİKLİK ( https://26august.wordpress.com/2017/05/28/hedefteki-laiklik/ )
– BURSA NUTKU KORKUSU ( https://26august.wordpress.com/2017/05/25/dincilerin-bursa-nutku-dusmanligi/ )

+