27 İLKKÂNUN (ARALIK) 1935 Cuma
ULUS Gazetesi
Ankara’mızın en mutlu günü: 27 birinci kânun
Atatürk devrimin büyük merkezi yapacağı Ankara’ya on altı yıl önce bugün ayak basmıştı
Bugün Atatürk’ün Ankara’ya ayak bastığının on altıncı yıldönümüdür.
Yani, 16 yıl önceki Ankara’yı ve 16 yıl önceki Türkiye’yi bilenler için 27 ilkkânun kötünün ve gerinin durduğu, ilerinin, güzelin ve iyinin başladığı sonsuz takvimin ilk yaprağıdır. Atatürk’ün çocukları ve gelecek nesiller bugünün heyecanını ve büyüklüğünü biribirine aşılıyarak bir tarih boyunca devam ettireceklerdir.
Ankara bugün kendisini kuranın ilk ayak bastığı gün şerefine donanacak ve en büyük bir bayramını haklı bir sevinç içinde kutlayacaktır.
Ankara Halkevi’nde Reşad Nuri Güntekin’in “İstiklâl” piyesi oynanacak ve Münir Müeyyed Bekman’ın Atatürk’ün Ankara’ya gelişine aid bir diyaloğu gösterilecektir.
Diğer taraftan bir parti ocağı, gece için salonda eğlentiler tertib etmiştir.
+
27 Aralık 1935
F.R.Atay, Ulus
Başbetke [Başmakale/başyazı]
Atatürk, 1919 yılı birincikânun ayının 27 inci günü, ikindiye doğru, Dikmen tarafında, Kızılyokuş üstünden Ankara’ya geldi. İmparatorluk ordusundan çekildiğindenberi, vatandaşlıktan gayri sıfatı yoktu. Türk milletini kurtarmak istediği için onu öldürmeğe karar veren imparatorluk, millet bakımından, asıl İDAM MAHKÛMU’nun kim olduğunu ancak 1922 yılı ikinci teşrin ayının birinci günü anlıyacaktır. Halk için ise, Mustafa Kemal adı, hiç bir zaman yere düşmeyen bir zafer sancağı idi.
Bütün zihin ve ruh kuvvetlerinizi toplıyarak, Ankara’nın, 27/XII/1919 ikindi saatlerine dönünüz. İstanbul, daha, 71 gün sonra, işgal olunacaktır. Büyük Millet Meclisi’nin toplanmasına daha üç ay var. Birinci İnönü harbına kadar bir yıldan fazla zaman geçecektir. Sakarya meydan muharebesi 1921 Ağustos’unda başlıyacaktır. İsyanlar, saray çetelerini Ankara yakınlarına kadar getirecek, bozgunlar, düşman ordusunun top seslerini Ankara’da duyuracaktır. Düşman, Yuda’lardan birinin maskesini takınarak, Mustafa Kemal’in istasyon evindeki yatak odasına kadar sokulacaktır. Bitinceye kadar inanılmayan zaferi, bittikten sonra, kıskanılacaktır. O, vatanı kurtarmak için ateş boyuna giderken, Ondan kurtulacaklarını düşünerek, sevinçle ellerini oğuşturanlar bulunacaktır.
Şimdi beton ve taş yapıları arasından, elektrik ışıkları ve akasya gölgeleri altında, asfalt caddelerini geçtiğiniz bu Ankara, 919’da Onu bağrına bastığından beri, hayat denen büyük hakikatin, ak kara, acı tatlı, bütün tecrübelerinden geçti. Hepsinden tek bir ders almıştır: Atatürk’e ve Onun eserine inanmak! Atatürk’ten ve Onun eserinden ayrılmamak! Bu, yalnız Türk kurtuluşunun tarihi değildir: Onun, en uzak gelecekteki talii de bu dersin içindedir.
Falih Rıfkı ATAY, Ulus
26 İlkkânun (Aralık) 1935
..