ATATÜRK VE NAZİLLİ PROJESİ

NAZİLLİ-MOSKOVA İŞBİRLİĞİ [pS7]

Türk mühendis ve talebeleri Moskova’da

Moskova, 22 (A.A.) – 40 Türk mühendis ve talebesinden bir grup buraya gelmiştir. Bunlar Sovyet mensucat fabrikalarında amelî dersler gördükten sonra Nazilli dokuma fabrikasında çalışacaklardır.

Turkostroy baş mühendisi Ziglin de Türkiye’den Moskova’ya dönmüştür.

23 Nisan 1935
Ulus gazetesi

ATATÜRK VE NAZİLLİ PROJESİ

Sinan Meydan’ın önemli yazısına dipnotlar/pS’ler ekledik.
Ama önce sayın Meydan’ın yazısından bir kesim paylaşalım.

29.04.2011 12:12
Sinan Meydan, Odatv

ATATÜRK’ÜN AKILLI PROJESİ

(…) Sevgili arkadaşım, değerli dostum gazeteci-yazar Banu Avar, Venezuella’da karşılaştığı bir olayı şöyle anlatmıştır:

“Şehri göreceğimiz tepeye doğru tırmanırken, Kemal Atatürk tabelasını geçince şaşırdım ki, tepeye geldik. Genç kız rehber heyecanla ‘Şu fabrikayı görüyor musun? Yanında nikah salonu, şu sağlık ocağı, şu okul onun arkasındaki de bizim ev’. ‘Eeee’, dememe kalmadı; rehber ‘Biz buna ATATÜRK modeli diyoruz‘ diye yapıştırdı.”

Venezuella’da bu gördükleri ve duydukları üzerine duygulanan Banu Avar: “Venezuella tepesinde tüylerim diken diken, gururum tavan yapmıştı…” diyerek anlatmıştır heyecanını…

Peki ama, Türkiye’den binlerce kilometre uzaktaki Venezuella’da “Atatürk Modeli” diye adlandırılan bir fabrikanın ne işi vardı?

“Atatürk Modeli Fabrika” da nedir?

Türkiye’de bu fabrikadan var mıdır?

İşte bütün bu soruların cevaplarını verebilmek için şimdi hep birlikte Nazilli’ye uzanalım!

ATATÜRK’ÜN DEV PROJESİ: NAZİLLİ SÜMERBANK BASMA FABRİKASI

Venezuella’daki “Atatürk Modeli Fabrika’ya” esin kaynağı olan fabrika, 1937’de Atatürk tarafından açılan Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası‘dır. Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası, Atatürk’ün kafasındaki “Sosyal Fabrika Projesi’nin” ilk uygulaması olması bakımından çok önemlidir. Atatürk’ün kafasındaki fabrika, sadece üretim yapılan bir mekan değil, aynı zamanda “ar-ge” çalışmalarının yapıldığı bir laboratuar, eğitim verilen bir okul, her türlü sanat ve spor imkanlarına sahip bir kültür kompleksi, kısacası adeta dört dörtlük bir “yaşam alanı”, bir kampustur. Atatürk, işçilerin yüksek standartlarda, her türlü imkândan yararlandıkları bu “sosyal fabrikaları” Anadolu’nun her yanına yapmayı planlıyordu. Ama bu projesini yaygınlaştırmaya ömrü yetmeyecekti.

Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası, genç Cumhuriyetin Birinci Beş Yıllık Kalkınma Palanı’nın ilk önemli eseridir. Sümerbank’ın kurduğu ilk Türk basma fabrikasıdır. Devlet eliyle kurulan ilk basma fabrikasıdır.

Fabrika, Türk-Sovyet ortak yapımıdır. Makineler ve teçhizatların çoğu Sovyetler Birliği’nden narenciye karşılığında alınmıştır. Fabrika kuruluşundaki işçi açığını kapatmak için 120 Sovyet montör ve mühendisi istihdam etmiştir.

Fabrikanın temelleri 25 Ağustos 1935’te atılmış, yapımı 18 ayda tamamlanmış ve 9 Ekim 1937’de açılmıştır. Bina ve makineler dâhil, 8 milyon liraya mal olmuştur.

Fabrikanın, 28 bin iğ ve 800 otomatik tezgâh ile çalışmaya başlaması ve 2.400.000 kilo iplik işlemesi planlanmıştır. Bununla 20 milyon metre basma imal edilecektir.

Fabrika 15 bin ton kömür yakacaktır.

Fabrika her gün en fazla 2400 işçi çalıştıracak ve ücret olarak senede 1 milyon lira ödeyecektir.

Fabrika, beş kısımdan oluşmuştur: Dokuma bölümü, Basma bölümü, Desen bölümü, Gravür bölümü ve Baskı kısmı… Basma, Desen, Gravür bölümünden geçen kumaşlar, Dokuma bölümünde, yarısı elektronik olmak üzere 768 tezgahta dokunacaktır. Günlük dokuma, 62.000 ile 64.000 metre arasındadır. Baskı bölümünde ise 4 baskı makinesi vardır. Burada farklı renk ve desenlerde günlük ortalama 85.000 metre basma yapılacaktır.

Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası, sosyalist ülkeler de dâhil, dünyada görülmemiş bir “sosyal” niteliğe sahiptir. Evet, fabrika kurulurken Sovyet modeli esas alınmıştır, ama genç cumhuriyetin genç mühendisleri Türk devrimine has, çok özgün bir eser ortaya çıkarmayı başarmışlardır. Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası, 1930’ların dünyasında bir benzerine daha rastlanmayacak kadar özgün bir “sosyo-kültürel” ekonomi projesidir.

İşte Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası’nın şaşırtan özellikleri:

1. Fabrika, balolar, danslar ve partiler düzenlemiştir: 1930’ların ortalarına kadar kadınlı erkekli hiçbir toplantıya katılmamış halk, fabrikanın organize ettiği balolar, danslar ve partilerle sosyalleşmiş, özellikle kadın ön plana çıkmaya başlamıştır.

2. Fabrikada sinema salonu vardır: 1937 yılında 12 bin kişinin yaşadığı bir kentte, bu fabrika bünyesinde 700 kişilik bir sinema salonu açılmıştır. İki defa memurlara, iki defa işçilere ve iki defa da ustalara olmak üzere haftada toplam altı defa film gösterilmiştir

3. Fabrika Halkevi kurmuştur: Fabrika “Sümer Halkevi” adıyla bir halkevi kurarak halkı her konuda bilinçlendirmeye çalışmıştır. Bir fabrika bünyesinde açılan ilk ve tek halkevi Sümer Halkevi’dir. Halkevinin şubelerinde çalışanların büyük çoğunluğu fabrika işçisidir. Halkevinin, hazırladığı oyunları sergilemesi için fabrika içinde bir sahnesi vardır. Sümer Halkevi biçki-dikiş kurslarında her yıl birçok genç kız meslek sahibi olmuştur. Halkevi civar köylere geziler düzenlemiş, köylülerin sorunlarıyla ilgilenmiş, köylere ilaç ve sağlık elemanı göndererek hastaların tedavisini sağlamıştır.

4. Fabrikanın korosu vardır: Fabrika çalışanları arasında bir müzik grubu oluşturulmuştur. Klasik müzik seslendiren grup Nazilli, Aydın ve Denizli’de konserler vererek “çok sesli” müziğin Anadolu’da tanınmasını sağlamıştır. Fabrikada yemek aralarında dünya klasiklerinden eserler okuyan bu koro (grup), işçilerin Beethoven zevke ulaşmalarını sağlamıştır. Fabrikada, çalmayı bilen işçilerin kullanımlarına açık bir de piyano vardır.

5. Fabrikanın hamamı vardır: Fabrika bünyesinde kurulan bir hamam, hem işçilere hem de Nazilli halkına hizmet vermiştir.

6. Fabrikanın ressamları vardır: Fabrika bünyesindeki desinatörler belli zamanlarda fabrika dışına çıkarak Nazilli ve çevresinin güzel resimlerini yapmışlardır. Fabrika ressamlarının yaptığı bu tablolar açık arttırmalarda satılmıştır. Resim heykel sergileri de düzenleyen fabrika Nazilli’de güzel sanatların gelişmesini sağlamıştır.

7. Fabrikanın spor kulübü vardır: Fabrikanın bünyesinde kurulan lacivert-beyaz renkli Sümer Spor, futbol, basketbol, atletizm, voleybol, bisiklet, güreş, yüzme, boks branşlarında faaliyet göstermiştir. Fabrika bünyesindeki Sümer Spor futbol Sahası Türkiye’nin ilk “alttan ısıtmalı” futbol sahalarından biridir. Ayrıca yine fabrika bünyesinde, basketbol, voleybol sahaları, güreş minderleri, boks ringi, tenis kortu ve paten pisti vardır. Nazilli’de toplumsal kaynaşmayı güçlendiren “paten eğlenceleri” ve “bisiklet yarışları” Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası’nın mirasıdır.

8. Fabrika halka bedava basma dağıtmıştır: Bir sosyal fabrika olarak tasarlanan Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası, altı ayda bir halka “ıskarta basma” dağıtmıştır.

9. Fabrikada işçi hakları üst düzeydedir: Çok sayıda işçiyi barındıran fabrika işçi haklarına da çok önem ermiştir. İşçi ve Memur Biriktirme Sandıkları, İşçi Ölüm ve Hasatlık Yardım Sandıkları oluşturulmuş, fabrika içinde işçi sağlığını koruyacak 40 yataklı bir hastane, bir eczane, bir de laboratuar kurulmuştur. Nazilli’nin kâbusu haline gelen sıtma hastalığı fabrikanın sağlık ekibi tarafından kurutulmuştur. İşçilere mesleki eğitim verilen fabrikada ayrıca işçiler için beş sınıflı bir okuma-yazma kursu, daha doğrusu bir küçük okul vardır. Sümer İlköğretim Okulu adlı bu işçi okulunun 980 öğrenciye sahiptir. Ayrıca bir işçi radyosu ve işçi çocukları için 26 yatak ve 40 mevcutlu bir kreş kurulmuştur. İşçiler ve memurlar, fabrikanın hemen önünde özel olarak inşa edilen 264 dairelik ve 1000 kişilik lojmanlarda çok uygun bir ücretle kalırken, bekâr işçiler için 350 kişilik bir “Bekar İşçi Pavyonu” vardır. Lojmanda kalamayan işçi ve memurları şehirden fabrikaya taşımak için düzenli seferler yapan GIDI GIDI adı verilen mini bir tren kullanılmıştır. Fabrika işçilerinin yiyecek ve giyeceklerini temin etmek için fabrika bünyesinde bir kooperatif vardır. Fabrikanın, işçilere hizmet veren güzel ve temiz bir fırını, işçi yemekhanesi, memur kantini ve bir de hamamı vardır.

10. Fabrikanın ar-ge bölümü vardır: Daha fabrika açılmadan fabrikada kullanılacak kaliteli pamukların çevrede yetiştirilmesi için 200 adet modern tohum ekme makinesi satın alınmıştır. Yine pamuk işinde kullanılmak üzere birçok modern tarım aleti ve makinesi bölgeye getirilerek çiftçilere dağıtılmış ve bunları nasıl kullanacakları öğretilmiştir. Fabrika içinde mekanik odası, fizik laboratuar, tarım laboratuarı gibi ar-ge bölümlerinde, fabrikada yapılacak üretimin kalitesini arttırmak için çalışmalar yapılmıştır.

11. Fabrikanın atölyesi vardır: Fabrikanın büyük bir atölyesi vardır. Bu atölyenin demirhanesi, marangozhanesi, dökümhanesi, kaynak ve teneke işleri yapan bir kısmı vardı. Diğer fabrikaların ahşap parça ihtiyacı olan makine vurucu kolları burada yapılırdı.

12. Fabrikanın elektrik ve su santralleri vardır: Fabrika, bir dönem hem kendi elektrik ihtiyacını hem de Nazilli kentinin elektrik ihtiyacını kendi bünyesindeki bir elektrik santraliyle sağlamıştır. Dört kazan ve üç türbinli olan bu santral, 2500 kw gücündedir. Fabrikanın su ihtiyacını karşılamak için bir de su santrali vardır.

İşte Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası… İşte Atatürk’ün “Sosyal Fabrika Projesi”nin ilk uygulaması… İşte genç cumhuriyetin, halkına, insanına, işçisine bakışı…

(…)

(Yazının TAMAMI: http://odatv.com/ataturkun-akilli-projesi–2904111200.html )

pS1.

Sayın Sinan Meydan’ın yazmadığı ONÜÇÜNCÜ maddeyi de biz ekleyelim:

NAZİLLİ SİTESİ (KUŞADASI)

Atatürk, ÇALIŞANLARIN TATİL-DİNLENME İHTİYAÇLARINI dahi düşünmüştür. Öyle ki; günümüzde Kuşadası’nın en büyük sitesi olan Nazilli Sitesi de Atatürk’ün programında olan bir projeydi.

Ne yazık ki bu önemli bilgiye internette ulaşılamıyor, neredeyse [pS2] kaynak da bulunamıyor.

Sosyal Fabrika Projesi kapsamında Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası kurulurken, çalışanların nasıl tatil yapacakları elbette es geçilemezdi. Dinlence ihtiyacını karşılamak için bu tesisler de düşünüldü.

Yazlıkların temelleri ancak ilerleyen yıllarda atılabildi.

Nazilli sitesi web sayfasında şu önbilgiler var:

360 bin metrekare arazi üzerinde 880 adet ikiz villa… Kuşadası’nın en büyük sitesi… Kuşadası’nın en çok talep gören sitesi… Bisiklet ve yürüyüş yolları (Davutlar’a kadar 18 km)… 2 km sahil şeridi… Sosyal tesisler… Çocuk eğlence alanları… Basketbol sahası… Yeşil alanlar… Su sporları için uygun zengin sualtı yaşamı… Samos adası manzarası… Kuşadası merekeze 8 km… Site sınırları içinde Hitit, Roma, Bizans ve Osmanlı dönemine ait kalıntılar (Kadıkalesi)…

( http://nazillisitesi.com/tr/ )

Ne yazık ki sayfada, Nazilli Sitesi’nin kuruluşuna dair bilgiler yok. Yakın zamanda eklemelerini umuyoruz.

Bugün o bölge, SAHİL SİTELERİ olarak geçiyor. Kuşadası-Davutlar arasında kalıyor.
Nazilli Sitesi’nden önce orada başka site kurulmuş mu, yoksa onun ardından mı bölgeye inşaatlar başlamış?
Ayrıca, Kuşadası-Davutlar (eski Kuşadası-Söke) karayolu üzerinde alışveriş yapılan, Nazilli Pazarı var.

pS2.

– Atatürk, Sümerbank Nazilli Basma Fabrikası’nın açılışında (09.10.1937)

(Kaynak : http://www.isteataturk.com/haber/3069/sumerbank-nazilli-basma-fabrikasinin-acilisinda-09101937 )

pS3.

Makale:

ÇAĞDAŞ İŞLETMELERİN SOSYAL SORUMLULUK ANLAYIŞI EKSENİNDE SÜMERBANK NAZİLLİ BASMA FABRİKASI ÖRNEĞİ VE CUMHURİYET KÜLTÜRÜNÜN YERLEŞMESİNDEKİ ROLÜ

Doç. Dr. Hulusi DOĞAN, Akdeniz Üniversitesi, Alanya İşletme Fakültesi, hulusidogan@akdeniz.edu.tr
Öğr. Gör. Serpil KOCAMAN, Akdeniz Üniversitesi, Alanya Ticaret ve Sanayi Odası Meslek Yüksekokulu, skocaman@akdeniz.edu.tr
Öğr. Gör. Dr. Neşe ÇAKIR, Akdeniz Üniversitesi, Alanya Ticaret ve Sanayi Odası Meslek Yüksekokulu, nesecakir@akdeniz.edu.tr
Yrd. Doç. Dr. Engin ÜNGÜREN, Akdeniz Üniversitesi, Alanya İşletme Fakültesi, eunguren@akdeniz.edu.tr

ÖZET

Bu çalışma sosyal sorumluluk anlayışı ekseninde Sümerbank Nazilli Basma Fabrikası’nın ülkeye ve Cumhuriyet Kültürünün yerleşmesine olan katkılarını ele almaktadır. Makalenin genel amacı Nazilli Basma Fabrikası örneğinde Atatürk’ün 1930’lu yıllarda temelini attığı Sümerbank ve Etibank gibi önemli kuruluşların ülkede yüklendiği misyona dikkat çekmektir. Bu anlamda çalışma Ulu Önder Atatürk’ün bizlere neleri emanet ettiği değerler noktasında kendimizi ve her şeyi yeni baştan sorgulamak, gerek işletmeler, gerekse bireyler bazında tarihten ders almak suretiyle geleceğe çıkarımlar sağlamanın önemini vurgulamaktadır.

Anahtar Kelimeler: Sosyal Sorumluluk, Sümerbank Nazilli Basma Fabrikası, Cumhuriyet Kültürü.

EXAMPLE OF SUMERBANK NAZILLI PRINT-TEXTILE FACTORY IN THE SOCIAL RESPONSIBILITY PERSPECTIVE OF MODERN FIRMS AND IT’S ROLE IN THE PLACEMENT OF REPUBLIC CULTURE

ABSTRACT

This study examines the contributions of Sümerbank Nazilli Print-Textile Factory to our country and the placement of Republic Culture in it’s social responsibility context. The main onbejctive of this article is to pay attention to the national mission of Sümerbank and Etibank, established by the leader position of Atatürk in 1930s, in the example of Nazilli Print-Textile Factory. So the study focuses on emphasizing the critical role of getting projections for future from historical events or misfortunes as a firm or a person by reexaming everything and values left by Great Leader Atatürk for us to be kept.

Key Words: Social Responsibility, Sümerbank Nazilli Print-Textile Factory, Republic Culture.

(Tamamını pdf formatında okuyabilirsiniz: )
(Ayrıca: http://docplayer.biz.tr/16688802-Cagdas-isletmelerin-sosyal-sorumluluk-anlayisi-ekseninde-sumerbank-nazilli-basma-fabrikasi-ornegi-ve-cumhuriyet-kulturunun-yerlesmesindeki-rolu.html )

Makalede şu bölüme (Sayfa 193-194) dikkat:

(…) Dinlenme Kampı: Fabrika çalışmak ve üretmenin yanı sıra işçisinin istirahatini, moral depolamasını da ihmal etmemiştir. Bu bağlamda 1956 yılında Nazilli Basma Fabrikası çalışanlarıyla Sümerbank topluluğuna dahil tüm personelin dinlenmeleri için Kuşadası’nda, Nazilli Basma Fabrikası’na bağlı olmak üzere sabit tesisli bir kamp kurulmuştur. Sümerbank Nazilli Basma Sanayii Müessesi Raporuna (1972:19) göre Söke yolu üzerinde Kuşadası ilçe merkezine yaklaşık 7 km uzaklıkta bulunan ve denize 1 km’lik sahili bulunan kamp 100.000 m²’lik bir alan üzerine inşa edilmiş ve sözü edilen arazi 1956 yılında 2.774 lira bedel karşılığında hazineden satın alınmıştır.

Kampın inşasının altında yatan nedenler de gerçekten oldukça çarpıcı ve düşündürücüdür. Öyle ki 1940’lı yıllarda Sümerbank Fabrikaları’nı gezen İsmet İnönü işçileri oldukça zayıf, bakımsız görmüştür. Tüberkülozun da yaygın olduğu o yıllarda İsmet İnönü işçilerin hem yeterince beslenemediği, hem de hastalıklar nedeniyle zayıf olduklarını düşünerek, tüm fabrika müdürlerine, işçilere günde bir öğün yemek verilmesi, hem de gerekli görülenlerin dinlenme, bakım ve tedavi amaçlı olarak temiz, havadar alanlara gönderilmesi emrini vermiştir. Bu emir üzerine fabrikalarda işçilere birer öğün yemek verilmeye başlanırken, sağlık açısından gerekli görülenler de tedavi ve dinlenme amaçlı olarak yazın seyyar şekilde kurulan kamp yerlerine gönderilmeye başlanmıştır. Bu amaçla bir dönem çalışanlar dağ havası almaları için Çamlık (Selçuk) ve Buldan’a, bir dönem de Kuşadası sahiline kurulan geçici kamplara gönderilmişlerdir. O zaman bu seyyar kamplara gidenlerin bugün anlattıklarına göre kamplarda üç öğün türlü yemeklere ilaveten, işçilerin sağlığı için destekleyici ara yiyecek ve içecekler de verilmiştir. Ancak bu kamp işinin göçebeler gibi oradan oraya taşınmakla devam edemeyeceği düşünülerek Kuşadası’nda sözü edilen arazi satın alınarak buraya bir dinlenme kampı inşa edilmiştir. 1976 yılında ismi “Kuşadası Eğitim ve Dinlenme Merkezi” olarak değiştirilen kamp 2000’li yıllara kadar hem Nazilli hem diğer Sümerbank topluluğu çalışanlarına hizmet vermiştir (Nazilli Basma Sanayii Müessesesi Raporu, 1978; 28; Doğan, 2007:156-158). Bu, Cumhuriyet Kültürüyle beraber o yıllarda devletçili ve işletmecilik enginliğini ve derinliğini göstermesi açısından örnek bir uygulamadır. (…)

pS4.

Üstteki önemli kaynakta, “İnönü işçileri oldukça zayıf, bakımsız görmüştür” deniyor. Doğrudur.
Ne var ki, “Kuşadası Eğitim ve Dinlenme Merkezi” projesi, “işçilerin hem yeterince beslenemediği, hem de hastalıklar nedeniyle zayıf oldukları” düşüncesiyle alınmış bir karar mıdır?
Yoksa çok daha önceden planlarda var mıdır?

Bakınız, Sinan Meydan’ın yazısından:

– “Atatürk, işçilerin yüksek standartlarda, HER TÜRLÜ İMKANDAN YARARLANDIKLARI bu ‘sosyal fabrikaları’ ANADOLU’NUN HER YANINA yapmayı planlıyordu. Ama bu projesini yaygınlaştırmaya ömrü yetmeyecekti.”

Gerçekten “işçiler zayıf, bakımsız kaldılar” diye sosyal tesis kararı alınmış olsaydı; bu kararı veren düşüncenin, Atatürk’ün mirasına sahip çıkıp aynı projeyi tüm yurt geneline yaymaları gerekirdi.
Çünkü Atatürk’ün ömrü yetseydi, ÇALIŞANLAR HER TÜRLÜ İMKANDAN YARARLANSINLAR DİYE Nazilli Basma için sosyal tatil sitesi yaptırmakla kalmaz; kurulan ve kurulacak diğer tüm fabrikalar için TÜRKİYE’NİN HER YANINDA aynı modeli uygulardı.

Evet, sosyal tesis projesi sonradan hayata geçirilmiş olabilir, ki öyledir.
Ancak projenin sahibi Atatürk’tür.
Proje, Atatürk’ün projesidir.

pS5.

Kuşadası Eğitim ve Dinlenme Tesisleri ve/ya Merkezi, Sümer Holding bünyesindeki diğer işletmelerle birlikte 2000 yılında özelleştirilmeye açıldı. ( http://arsiv.ntv.com.tr/news/13989.asp ) ( http://arsiv.ntv.com.tr/news/27376.asp ) ( http://www.bigpara.com/haberler/genel-haberler/dort-sirkete-140-milyon-dolar_ID333668/ )
İki kez yeterli teklif gelmediği için ihale iptal edilmedi. ( https://www.tbmm.gov.tr/tutanaklar/TUTANAK/TBMM/d22/c050/b092/tbmm220500920182.pdf )
2001’de Aydın İl Özel İdaresi’ne devri planlandı (onaylandı). ( http://www.kizilbayrak.org/2001/sykb14/sayfa_17.html ) ( http://www.oib.gov.tr/program/uygulamalar/bedelsiz_devredilen_varliklar2.htm )
(Ana konusu “Nazilli Sümerbank” ve anahtar kelimeleri “Özelleştirme, Sümerbank, Tekstil, Nazilli, Kamu İktisadi Teşebbüsleri” olan bir tez’i .pdf olarak okuyabilirsiniz: http://adudspace.adu.edu.tr:8080/jspui/bitstream/11607/292/3/aylin_dilek_tez_tr.pdf )

[Bu dipnot güncellenecektir]

pS6.

Atatürk’ün Kuşadası’nı ziyareti (09 Şubat 1924)

Atatürk’ün, İzmir tarafından girişte, manzaraya bakarak Kuşadası’nı beğendiği mevkiye, Gazibeğendi ismi verilmiştir.

Gazibeğendi’deki panolardan birinde şunlar yazılı:

– İZMİR: 9 (A-A) Reis-i Cumhur Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretleriyle refika-yı muhteremleri Ayağulus (Selçuk-Efes) harabelerini gezdikten sonra Kuşadası ve Söke’yi teşrif buyurmuşlardır. Gerek Kuşadası ve Söke’de gerekse yol boyunca halk; tanımlanamaz sevinç ve coşkunluk içinde Cumhurbaşkanı ile değerli eşlerini mutlandırmış ve samimi alkışlarla karşılamıştır. Gazi Paşa Kuşadası Belediyesi’nde öğle yemeğinin yeilmesi ve Söke’de Türk OCağı’nın resmi açılış töreninin gerçekleştirilmesi sonunda geç vakit trenle İzmir’e dönmüşlerdir.

11 Şubat 1924 ve 1044 sayılı Hakimiyet-i Milliye gazetesinden

KAYNAK: KUYETA Kuşadası Yerel Tarih Dergisi Özel Sayı Şubat 2008

– Ulu Önder
Mustafa Kemal
ATATÜRK
Kuşadası’nda

Çok güzel ılık bir Şubat günüydü.
Çevredeki bütün ağaçlar pembe beyaz çiçek açmıştı.
Her yer yemyeşil çimenler üzerinde papatyalar, lalelerle donatılmıştı.
GÜneş pırıl pırıl ısıtıyordu ortalığı.
İçimizdeki coşkun sevince tabiat da katılıyordu.
Genç Cumhuriyetimizin babasını
O da böyle karşılıyordu.

Tüm Kuşadası halkı, şarkılar söyleyerek, sevinç ve coşkuyla Atatürk’ün arabasını karşıladı.
Kuşadası’nı ilk gördüğü ve beğendiği yere “Gazibeğendi” tepesi adını verdik.

Kuşadası’nın ilk kadın
Belediye Meclis Üyesi
Fevkiye Hanım’ın anılarından
9 Şubat 1924

(Anlaşılan Fevkiye hanım, anılarını sonradan kaleme almış olmalı ki o tarihte Gazi Mustafa Kemal Paşa, henüz Atatürk soyadını almamıştı.)

pS7.

KEMAL ATATÜRK ve ÇAĞDAŞ TÜRKİYE (Yazar: Johannes Glasneck, çeviren: Arif Gelen) adlı kitaptan:

(…) Türkiye’nin 1934’te ilan edilen birinci beş yıllık planı, üçte-biri Sovyet kredisi ile finanse edilen 43.9 milyon Türk Lirası değerinde yatırımları öngörüyordu. Bununla güdülen amaç, yığınsal gereksinme malları ithalatının sınırlanması ve böylece ticaret bilançosunun istikrara kavuşturulmasıydı. Plan, özellikle tekstil sanayii alanında girişimlerin gerçekleştirilmesini öngörüyordu. Bu arada Sovyetler Birliği’nin teknik yardımı ile Kayseri ve Nazilli tekstil kombinaları, pamuk ve yün ipliği fabrikaları ve dokuma fabrikaları kuruldu. Ayrıca kâğıt, cam, porselen, çimento ve kükürt üretimi için fabrikalar ve ağır sanayi tesisleri yapıldı.

(…) 1927’den bu yana iki yanlı ticaret, bir ticaret ve gemicilik anlaşması çerçevesinde yürüyordu. Bu, Sovyetler Birliği’nin, bir Yakındoğu ve Uzakdoğu ülkesiyle yaptığı bu tür ilk anlaşmaydı. Kuşkusuz, iki ülke arasındaki ekonomik işbirliği, Sovyetler Birliği’nin, Türkiye’nin devletçe sanayi kalkınması yolunda yaptığı ve başka bir yerde daha önce üzerinde durulan parasal ve teknik yardımı ile en yüksek noktaya erişti. Ağır Sanayi Halk Komiserliği, Kayseri ve Nazilli tekstil kombinalarını kuran ve bu amaçla 160 Sovyet uzmanını çalıştıran “Turkostroy” adlı tröstü kurdu. Kayseri kombinası 13 ay gibi rekor sayılan bir süre içinde kuruldu. “Turkostroy”, Türk işçileri için yetiştirme kursları düzenledi ve işçiler bu kurslarda Sovyetler Birliği’nde girişilen sosyalist sanayileşmenin büyük başarıları konusunda bilgi sahibi oldular. İsmet İnönü, Kayseri kombinasını hem “Sovyet-Türk dostluğunun bir anıtı”, hem de “Sovyet sanayiinin durumunu anlatan parlak bir örnek” olarak tanıladı.

(…) 25 Mart 1967’de Türkiye’nin yeni beş yıllık planına Sovyetler Birliği’nin katkıda bulunmasını öngören bir Sovyet – Türk ekonomik anlaşması imzalandı. Buna göre Sovyetler Birliği yedi önemli projeyi gerçekleştiriyor. Bunlar arasında bir petrol rafinerisi, bir alüminyum fabrikası ve üçüncü Türk çelik tesisleri var. Sovyetler Birliği ve öteki sosyalist ülkelerle daha güçlü bir işbirliği, birçok alanlarda Türkiye’ye, ekonomik yönden olduğu kadar siyasal yönden de ABD’ye daha az bağımlı olma olanağını sağlıyor. Devlet Başkanı Cevdet Sunay, yeni Türk – Sovyet ekonomik anlaşmasına şu sözlerle değindi: “Atatürk’ün zamanında Sovyet yardımı ile yapılmış olan Kayseri ve Nazilli tekstil fabrikaları bugün de çalışıyor. Yeni girişimlerin de böyle olacağını görmekten mutluluk duyuyoruz.”

Tarihin akışı Türkiye’ye de atlamadan geçmiyor. “Soğuk savaş”ın dondurucu rüzgârı burada da yumuşamaya başlıyor. Vaktiyle Kemal Atatürk’ün ektiği tohum,  onun kendi vatanında da yeşerecek ve büyüyecek. Bugün Türkiye’de durum 50 yıl öncesinden başka türlüdür. Ama Kemal Atatürk’ün ancak bir parçasını tamamlayabildiği yapıtı ulusal demokrat güçlerin geliştireceğine ve mutlu bir sonuca götüreceğine güvenebiliriz.

(Kitabı okumak için: https://turkuman.files.wordpress.com/2017/04/kemal_ataturk_ve_cagdas_turkiye_iii.pdf )

pS8.

09 Aralık 2015
yılmAZ ÖZdil, Sözcü

DOMATES PORTAKAL

Rusya, Türkiye’den yaş sebze meyve almayı durdurdu. Asrın liderimiz “alsan ne olur, almasan ne olur” dedi.

Acaba öyle mi?

İskenderun demir çelik.
Ruslar yaptı.
Parasını domatesle ödedik.
Seydişehir alüminyum.
Ruslar yaptı.
Parasını portakalla ödedik.
Aliağa rafinerisi.
Ruslar yaptı.
Parasını salatalıkla ödedik.
Oymapınar barajı.
Ruslar yaptı.
Parasını mandalinayla ödedik.

Çünkü…

(Devamını okumak için : https://26august.wordpress.com/2015/12/09/isbu-anlasma/ )

pS9.

10 Teşrinievvel (Ekim) 1937 Pazar
Akşam gazetesi 1. ve 4. sayfalar

Nazilli basma fabrikası dün Atatürk tarafından altın bir anahtarla açıldı..

Büyük Şefi aralarında gören halk misli görülmemiş tezahüratta bulundu..

Başvekâlet vekili B. Celâl Bayar bir nutuk söyliyerek fabrikanın nasıl yapıldığını ve nasıl çalışacağını anlattı..

Nazilli 9 (A.A.) Nazilli basma fabrikasının açılma töreni binlerce balkın coşkun tezahüratı arasında yapılmıştır.

Saat 13.30’da Başvekil Vekili B. Celâl Bayar ve İcra Vekilleri heyeti, Kamutay Heyeti, hususî trenle geldiler. Manevra sahasında bulunan Genel kurmay başkanı meraşal Fevzi Çakmak ve asbaşkanı general Asım, ordu müfettişi İzzeddin Çağlar, diğer generaller ayni saatte Nazilli istasyonuna geldiler.

Saat 14’de Atatürk’ü hamil olan hususî tren Nazilli’ye geldi. Büyük şefe İsmet İnönü ve profesör bayan Afet refakat ediyorlardı. İstasyonda başta Başvekil vekili B. Celâl Bayar olduğu halde bütün Vekiller, askeri umera, mebuslar ve on binlerce halk hararetle karşıladılar. Büyük şef buradan iki otoray ile fabrikayi şereflendirdiler. Fabrika istasyonunda Sümer bank idare meclisi reisi Safa, genel direktör Nurullah Sümer, fabrika müdürü Fazlı Targa, Trakya umum müfettişi general Kâzım Dirik, matbuat mümessilleri ve daha bir çok zevat tarafından karşılandı ve binlerce halkın candan tezahüratı arasında müdüriyet binasını teşrif ettiler.

Büyük şef, balkonda görününce halkın alkışları ve yaşa sesleri etrafı çınlattı.

Başvekâlet Vekili B. Celâl Bayar’ın nutku

Nazilli belediyesi namına avukat B. Sami kısa bir nutuk söyliyerek fabrikanın açılma törenine şeref verdiği için büyük şef Atatürk’e teşekkür etmiş, bu nutku müteakib Başvekâlet Vekili B. Celâl Bayar aşağıdaki nutku söylemiştir:

Büjrük Reisicumhurumuz, sayın bayanlar, baylar,

Milletine lâyik olduğu şerefli adı ye milletinin tabiî temayüllerine hakikî istikameti veren büyük halaskar Atatürk’ün irşad ve işaretile İnönü hükümetinin tatbik ettiği birinci beş senelik endüstrileşme programımızda yer alan Nazilli basma fabrikasının kurulması ve işletilmesini Sümer banka emanet etmiştik.

Bankamız fabrikayı kurmak için Sovyet endüstrisile teşriki mesai etti ve şimdi yeniden göreceğimiz bu büyük ve modern fabrikayi vücude getirdi. Sümer bankın çok kıymetli mesaisini ve Türk mühendis ve işçilerinin gayret ve ehliyetlerini burada takdir ile, sevgi ile yadederken Sovyet tekniksiyenlerinin bizimle samimî ve bilgili iş birliğini tebarüz ettirmekten fevk duyarım.

Fabrika makinelerinin ve techizatının ekseriyeti yakın komşumuz ve dostumuz Sovyet Rusya’dan alınmıştır. Sovyetler Cumhuriyetleri Birliği ile ekonomik iş birliğimizin yeni bir ifadesi olan bu fabrikanın işletmeğe açılışında bilhassa bir Sovyet teşekkülü olan Türkstroy idaresinin mesaisini de memnuniyetle hatırlamayı vazife bilirim.

Fabrika nasıl yapıldı, nasıl çalışacak?

Fabrika on sekiz ayda kurulmuştur. Bina ve makineleri dahil olduğu halde altı milyon liraya malolmuştur. Sümer bank, fabrikaya ayrıca bir buçuk milyon liralık bir mütedavil sermaye koymuştur. Fabrika her sene Ege pamuk havzasından üç milyon liralık pamuk alarak işliyecektir. Fabrika yirmi sekiz bin iğ 800 otomatik tezgâh ile çalışacak ve iki milyon dört yüz bin kilo iplik istihsal edeçektir.

Bununla yirmi milyon metre basma imal edecek, ayni zamanda eski bir ev ve el sanayii yatağı olan bu muhitin de iplik ihtiyacını temin eyliyecektir. Fabrika senede on beş bin ton kömür yakacaktır. Her gün vasati iki bin dört yüz işçi çalıştıracak ve ücret olarak vatandaşlara senede bir milyon lira ödeyecektir. Anlaşılıyor ki, muhitin iş hacmile fabrika doğrudan doğruya ve bilvasıta her sene beş milyon lirayı geçen yeni bir hareket ve kaianç ilâve etmiş olacaktır.

Nazilli basma fabrikası ilk Türk basma fabrikası olmakla tarihî bir şeref taşıyor. Fakat, bu fabrika o şereften daha üstün ve emsalinin erişemediği daha büyük bir mazhariyete maliktir. Atatürk, büyük halâskâr açılış törenine yüksek huzurlarile şeref bahşetmişler ve riyaset buyurmuşlardır. Kendilerine hükümet ve bütün mesaî arkadaşlarım ve şahsım namına derin şükranlarımı ve minnetlerimi
arzeylerim.

Fabrikanın işçileri tarafından yapılan geçid resmi

B. Celâl Bayar’ın nutku sürekli bir şekilde alkışlanmış ve bunu müteakip Nazilli sporcularile fabrikanın kadın ve erkek işçileri büyük bir geçid resmi yapmışlardır.

Geçid resmini seyreden büyük şef Atatürk fabrikanın iplik dokuma mahlaç dairesi önüne gelmiş ve burada kapı önünde bekliyen B. Nurullah Sümer kendilerine bir altın anahtar vermiştir. Atatürk altın anahtarı almış ve o sırada karşı tarafa isabet eden elektrik dairesinin duvarında kendi büstlerini görmüş ve büstü tedkik için ilerlemiştir. Büst hakikaten fevkalâde muvaffak olunmuş bir eserdi.

Fabrika direktörü B. Fazlı Büyük şef Atatürk’e hitaben şu sözleri söylemiştir:

– Dünya durdukça büstünüz burada duracaktır.

Atatürk fabrikayı altın bir anahtarla açtı

Atatürk fabrika direktörünün arkasını okşuyarak iltifatta bulunmuş ve sonra kendilerine verilmiş olan altın anahtarla kapıyı açarak içeri girmiş, fabrikanın her dairesini ayrı ayrı gezmek suretile tedkikte bulunmuştur.

Fabrika direktörü B. Fazlı’dan her makinenin başında uzun uzun malûmat almış ve saat on altıda fabrikadan çıkmışlardır.

Emsalsiz tezahürat

Atatürk refakatlerinde Başbakan İsmet İnönü ve profesör bayan Afet bulundukları halde fabrika önünden otomobillere binerek sürekli alkışlar ve yaşa, varol sedaları arasında istasyonda otorayın bulunduğu yere gitmiş ve otoraya binmiştir.

Otoray fabrika istasyonundan hareketle Nazilli’ye geçmiştir.

Atatürk Nazilli’de halkın coşkun tezahüratı arasında hususî trenlerine binmiş ve refakatinde bulunan zevatla beraber manevra; sahasına hareket etmişlerdir.

O sırada saat 16.15’i gösteriyordu. Uzun zamandan beri büyük şefe hasret olan Nazilli halkı Atatürkü “sağol, varol” sedalarile uğurlamışlardır.

Nazilli baştanbaşa donandı

Nazilli 9 (A.A.) — Nazilli istasyonunda güzel bir tak kurulmuş ve şehir Atatürk’ün şereflendirdiği ve basma fabrikasının açıldığı bugün şerefine baştanbaşa donanmıştır.

Atatürk geceyi Söke’de geçirdi

Söke 9 (A.A.) — Atatürk’ü hamil olan tren Nazilli’den itibaren güzergâhta bütün istasyonlarda, kasabalar ve civar köyler halkının candan tezahüratile, sonsuz şevk ve heyecanla karşılanmış ve tezahürat bilhassa Aydın’da fevkalâde parlak olmuştur. Atatürk saat 19.5’da Sökeye gelmişlerdir. Bu geceyi burada geçireceklerdir.

10 Ekim 1937
Akşam gazetesi

pS10.

Türkiye – Sovyet Rusya ticaret anlaşması

Müzakereler muvaffakiyetle neticelendi ve anlaşmalar imzalandı

Ankara 8 (A.A.) — Türkiye ile Sovyet Rusya arasında mevcut olan ticaret muahedesinin yeni icablara tevfiki ve iki devlet arasındaki mübadelenin inkişafının temini için cereyan etmekte olan müzakereler muvaffakiyetle neticelenmiş ve hazırlanan ticaret ve seyrisefain muahedenamesile ticaret mübadelâtı ve tediyatına ait anlaşmalar bugün Hariciye vekâletinde merasimle imza edilmiştir. Muahede ve anlaşmaları Türkiye namına Hariciye Vekâleti siyasî müsteşarı B. Numan Menemencioğlu ile Hariciye Vekâleti kâtibi umumî vekili B. Nebil Batı ve Sovyet Rusya namına maslahatgüzar B. Horas Zalkin ve ticaret mümessil muavini Strasum imzalamışlardır. Bu münasebetle iki heyeti murahhasa reisleri arasında Türk Sovyet dostluğunun samimiyetine işaret eden nutuklar söylenmiştir.

09 Ekim 1937
Akşam gazetesi

pS11…

EKLENECEK

..