‘ANA-BABA’ DİYECEK KADAR..

23 NİSAN’IN ÖNEMİ
ÇOCUKLARIN DEĞERİ

Sözün gelişi

23 Nisan

Bağrına düşman topları çevrien, yapılarını ve sokaklarını yabancı askerler bürüyen İstanbul’un havası, “Meclisi mebsuan”ı 16 Mart’ta bir kat daha boğmuştu. Anadolu’nun ve bütün Türkiye’nin yüreği olan Ankara, 23 Nisan’da “Türkiye Büyük Millet Meclisi”ne can verdi. Bugün, o mutlu ve kutlu günün yıldönümünü bahtiyar bir ulusun gönlü sevinç ve öğünçle dolu çocukları canla başla kutluyor.

19 Mayıs, bir tarihin başlığı ise 23 Nisan da o tarihin içinde bir satır başıdır. Türk topraklarını ve o zaman için kendi başında gizli duran cumuriyet ülküsünü dışarıdan saldıranlara ve içeriden azanlara karşı koruyan Gazi, 23 Nisan’da Ankara’ya çağırdığı ve Ankara’nın loş bir salonunda bir avuç yurttaşa kendi arkasından nasıl yürüneceğini anlatmıştı.

Bugün Atatürk’ün yüksek önderliği, başkanlığı ve başbuğluğu altında yürüyen ulus, o günden bugüne kadar yürünen yolun akılları durduran uzunluğunu, başarılan işlerin gözleri şaşırtan genişliğini göre göre bu ulusal bayramı kutlamak hızını yüreğinde bulmaktadır.

23 Nisan, Türk devrimi tarihinde ünlü bir satır başı idi.. Bugün birçok yaprakları yazılan büyük bir tarihin o dönüm noktasını anıp o ulusal bayramı kutlarken bir devrim ödevini yerine getirmiş oluyoruz.

***

Bundan dört yıl kadar önce Keçiören’deki “Ana kucağı“nı gezerken orada Çocuk Esirgeme Kurumu’nun esirgeyici ve koruyucu eli ile okşanan miniminiler gördüm.

Bol güneşli bir balkonda daha yeni yürümeğe başlayan yavrular cıvıldaşıyorlar ve genç bir bayan onlarla uğraşıyordu. Bayana sordum:

– Miniminiler konuşabiliyorlar mı?

O cevab verdi:

– Eh, “ana baba” diyecek kadar..

Onların böyle diyecek ne anaları vardı, ne babaları.. Bu sözleri kime karşı kullanacaklar diye düşünmüştüm o gün.

Bugün öyle düşünmüyorum. Çocuk Esirgeme Kurumu bütün babasız ve anasız yavrulara baba ve ana olmak dileğiyle yüreği yanan bir kurumdur ve 23 Nisan’da başlayan Çocuk Haftası, bu kuruma yardım elini uzatacağımız bir çağdır da.

23 Nisan’da ulusal bir yıldönümü anmalı, yoksul çocuklarımıza yüreğimizin acıması gerektiğini hatırlamalıyız.

M.N.A.
ULUS gazetesi
23/4/1935, sf.3