23 NİSAN 1929 – ÇOCUK HAFTASI

23 Nisan 1929
Yunus Nadi

En büyük mes’ele

Bugün bütün Türkiye’de en büyük bir mes’elenin haftası başlıyor. Hepinizin bildiği veçhile ÇOCUK HAFTASI. İşte günün ve Türk inkılâp tarihinin en büyük mes’elesi budur.

Bugün yirmi üç nisandır. Ben bir yirmiüç nisan tanırım. Her Türk için büyük bir tarih başlangıcı olan bu yirmi üç nisan daha dün cereyan etmiş büyük bir vak’anın mebdei idi. Osmanlı İmparatorluğu tarihini sür’atle gözlerimizin önünden geçiriniz. Bu muazzam sinema şeridi umumî harbin sonunda en büyük bir facia ile nihayet buluyordu. Galip devletler vatanımızın her parçasına pençelerini sokmuşlar ve artık bu İmparatorluk, onunla beraber Türklük yok oldu, yoktur demişlerdi.

Tarihin cereyanına nazaran az çok mantıkî gibi görünen bu akibete karşı cihan harbinin dört beş yıllık keşmikeşleri ile tamamen bitap düşmüş olduğu zannolunan Türk milleti sanki sihrü efsundan kuvvet almış gibi akıllara durgunluk veren bir hamle ile mukavemet etmeğe hazırlanmış ve bu azim ile ayaklanmıştı.

Bin dokuz yüz yirmi senesi yirmi üç nisanda Ankara’da Türkiye Büyük Millet Meclisi içtima ederek bütün cihana:

Ben varım. Benim reyim sorulmaksızın benim hayatım üzerinde tasarruf olunamaz! demişti.

İşte daha dün cereyan etmiş olan büyük tarihin mebdei budur. O günden bugüne kadar cereyan etmiş olan azim vakıaları ben size hikaye etmiyeyim, siz bunları hep biliyorsunuz ve yakın maziye atfettiğiniz nazarla hep görmekte bulunuyorsunuz. Hakikaten dünyanın tarihi böyle bir vakıayı nadir kaydetmiştir.

İşte gene bu yirmi üç nisanda gene Türk milleti gene dünya farkına varmaksızın bugün mühim bir iş daha yapıyor. Bugün, o büyük başlangıçtan tam dokuz sene sonra, gene yirmi üç nisanda bayramların en büyüğü olmak üzere Çocuk haftası başlıyor. İstanbul’da çocuklar, hep biliyorsunuz ki, bu hafta zarfında Türk Ocağı’nı kendi başlarına idare edecekler. Fakat bu hafta zarfında hep çocukların şen ve şatır tazahürleri içinde vakit geçireceğiz, fakat çocuklar istikbalin adamlarıdır diyoruz, bunu bu hafta fiiliyat halinde mümkün olduğu kadar mükemmel olarak hepimiz göreceğiz.

23 nisanın çocuk günü yapılması fikrini ilk ileriye süren ben imişim. Himayeietfalin, yani şimdiki ifadesile Çocukları Koruma cemiyetinin reisi olan Doktor Fuat Bey bunu vesaika müsteniden böyle tesbit etmekte ısrar ediyor. Çocuk günü, çocuk haftası, çocuk mes’elesi zaten haddi zatında hayatın belki en cazip mes’elesidir. Çocuk demek ve o mevzu üzerinde düşünmek insanı zaten en büyük mes’ele içine salmağa kâfidir. Doktor Fuat Beyin tesbitine itina ettiği keyfiyet bittabi benim için bugün daha büyük inşirahı mucip oluyor. Demek ki bir milletin hayatında en büyük rolü oynıyacak olan bir mes’elede bugün hakikat haline gelen bir keyfiyetin tahakkukuna, hiç olmazsa ifadesine ben sebep olmuşum. Doğrusu bir hadise ki bihakkın büyük bir bahtiyarlık olarak dahi ifade olunabilecek bir tesadüftür.

İstanbul’da ve bütün memlekette olduğu gibi Ankara’da dahi günlerdenberi çocuk haftası hazırlığı ile uğraşılıyor ve Türkiye’nin en büyük bayramı bugün başlıyor. Zaten bayram çocuk içindir, bayramların en büyüğü olan çocuk haftası ise bugün başlıyor.

Bir memleketin dününü tesbit etmek ve bugününü idare etmek zor işlerdir, fakat yarını temin etmek hiç şüphesiz ki mes’elelerin en zoru ve en büyüğüdür. 23 nisanı takip eden haftayı Çocuk haftası olarak kabul, ilân ve tatbik eyliyen Türk milleti işte bugün bu en büyük mes’eleyi gözünün önüne almış bulunuyor. Bir işi mes’ele olarak kabul etmek zaten onu yarıyarıya halletmeğe muadildir. Demek isterim ki Türk milleti gözü önüne aldığı bu en büyük mes’ele ile hayatına, hâline ve istikbaline cidden ve hakikaten ebediyet vermeğe hazırlanmış bulunuyor. Çocuk haftası böyle bir mes’elenin ifadesidir, Türkiye’de yirmi üç nisanda başlıyan Çocuk haftasının manası o kadar müthiş ve muazzamdır.

İlk defa olduğu için belki mes’elenin olanca dehşet ve azametini bir hamlede anlıyamıyabiliriz. Fakat mademki onu bir mes’ele olarak önümüze koyduk, bundan sonra her gün daha fazla anlıyacağımıza ve nihayet hal ve ikmal edeceğimize şüphe yoktur. Filhakika bugünün Türkiye mes’elesi Türkiye’nin çocukları mes’elesinden başka bir şey değildir denilebilir. Çocuklarımızı ölmekten kurtardığımız gün tarihe Türkün yeni bir damgası vurulacağına şüphe yoktur.

Telâş etmiyelim. Bu mes’ele gayri mahlûldür diye Türk hayatı acil bir tehlike önünde bulunmuyor. Türkün hayatında zaten kuvvetli bir hayatiyet var. Tarihe bu kadar şanu şerefle tahakküm eden varlık zaten bu hayatiyetin zaruri bir muktezasından başka bir şey değildir. O hayatiyet vardır ve yürüyor. Çocuk günü, cocuk haftası o büyük hayatiyete gene Türkün azminden ilave edilmiş yeni bir maddedir. Çok mühim, çok büyük bir madde.

Bu madde üzerinde hep tevakkuf edeceğiz, yavaş yavaş onu hallü izale edecek olan anahtarların hepsini bulacağız. Bu yolda her attığımız adım büyük bir zafer teşkil edecektir. Çocuk mes’elesini hallettiğimiz gün ise Türk tarihine ebediyet verdiğimiz gün olacaktır.

Zaten Türk yalnız dün ve bugün için yaratılmış bir mahlûk değildir. Onun pençesi cihanın tarihine her gün yeni bir damga vurmak lâzımdır. Denilebilir ki haliki ezel gûya Türkü bu maksatla yaratmış ve dünyaya bu vazife ile salmıştır.

Çocuk, kelime olarak küçük bir şey. Fakat bütün hakayıkı kendi nefsinde cemeden küçük bir şey. İşte bugün bu küçücük mes’el üzerine eğilmiş bulunuyoruz. Onu tamamen hallettiğimiz gün yalnız Türk tarihi değil, bütün dünya tarihi için en büyük bir mes’ele halledilmiş olacaktır.

Tekrar edelim; Türk tarihinin hali ve istikbali çocuk mes’elesinin şekil ve halline dahildir. Mademki onu bir mes’ele olarak elimize aldık ve önümüze koyduk, artık behemehal halledeceğiz demektir. Hayatın bin türlü kahrü kederinden habersiz olan masum küçüklerin bu en büyük bayrama hazırlanmak için tıpkı sahrada açan çiçekler gibi, tıpkı ağaçlarda uçuşan kuşlar gibi cıvıl cıvıl koşuştuklarını, kaynaştıklarını gördükçe ben diyorum ki en büyük mes’elemiz vazolunmuş ve hatta hallolunmuştur. İnanıyorum ki tarihte ebedi olan Türklüğün daima muhterem ve yüksek bir mevkii olacaktır.

Bunu biliyoruz, bugünün içinde yaşıyoruz. Ben çocuk haftasında Türklüğün istikbalini okuyorum. Dikkat ediniz, hepiniz ufukta çok parlak bir fecrin doğmak üzere olduğunu göreceksiniz.

23 Nisan 1929
Yunus Nadi, Cumhuriyet