PKK-PYD’YE DESTEK KESİLİYOR MU?

Hillary, SEÇSİS ‘eliyle’ 55 delege kazanmasına rağmen başkan olamadı.
Dolayısıyla siyonizmin ablukasındaki Washington yönetiminden beslenen-fonlanan kan dökücü terör örgütleriyle onların kan emici hamilerinde panik başladı.
Ehveni şer denebilecek Trump’ın, bir konuşmasında “ABD’nin çetelere inanılmaz bir para yatırdığını, oysa Amerika’nın kendi işini kendi yapması gerektiğini” söylemesi paranoyanın şiddetini arttırdı.
Örneğin, İsrail’in emireri neo-con Hillary’nin iki büyük finansörü; Soros ve Gülen ağıtlar yakıyorlar.
MOSSAD ve denetimindeki CİA’nın her türlü desteğine rağmen IŞİD kan ağlıyor.
PKK/PYD için de ‘son’ öyle gözüküyor.

Bakalım:

ABD’den çelişkili Menbiç açıklaması

01:49 17.11.2016
Sputnik

ABD ordusunun Bağdat’taki sözcüsü Albay Dorrian önce, Menbiç’te YPG güçlerinin bulunmadığını açıkladı, daha sonra ise ‘anladığım kadarıyla bugün çekiliyorlardı’ ifadesini kullandı.

Albay John Dorrian, Bağdat’tan video konferans yoluyla bağlandığı toplantıda Pentagon’daki basın mensuplarının Suriye’deki son gelişmelere ilişkin sorularını cevapladı.

AA muhabirinin sorusu üzerine, PYD/YPG unsurlarının Menbiç’ten ayrılıp ayrılmadığına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Dorrian, önce “Menbiç’te hiç YPG unsuru bulunmadığını mı söylüyorsunuz?” sorusuna “Bu doğru” cevabını verdi.

ABD Başkanı Barack Obama’nın IŞİD’le Mücadele Özel Temsilcisi Brett McGurk’un, Twitter hesabından yaptığı “PYD/PKK militanları yerel unsurlara verdiği eğitimi tamamlayınca ilçeden ayrılacak” açıklamasının hatırlatılması üzerine Dorrian, “Özel Temsilci McGurk’ün söylediklerini onaylıyorum” dedi.

Dorrian, açıklamasının tam olarak anlaşılmadığı ve şu an Menbiç’te hiç YPG unsurunun kalıp kalmadığını sorusuna, “Kaldığına inanmıyorum. Benim anladığım onlar bugün çekiliyorlardı” cevabını verdi.

McGurk, Twitter hesabından yaptığı açıklamada YPG tarafından yerel unsurlara ‘eğitim’ verildiğini ve bu sürecin tamamlanmasıyla tüm YPG unsurlarının ilçeyi terk edeceğini belirtmişti.

‘EL BAB’IN ALINMASI ÇOK YAKIN’

Albay Dorrian, Türkiye’nin desteğiyle Özgür Suriye Ordusu’nca (ÖSO) Suriye’nin El Bab kentine yönelik düzenlenen harekata ilişkin değerlendirmelerde de bulundu.

ÖSO’nun El Bab’ı IŞİD’den almasına çok az zaman kaldığına inandığını söyleyen Dorrian, “Henüz El Bab’ın içine doğru hareket edip kenti almadılar, ama buna çok yakınlar” şeklinde konuştu.

Dorrian, IŞİD Karşıtı Koalisyonun El Bab’daki operasyonların bir parçası olmadığını ve muhaliflere o bölgede hava desteği sağlamadıklarını belirtti.

El Bab operasyonunun Rakka operasyonuna herhangi bir ‘zarar’ vermediğini vurgulayan Dorrian, Türkiye ile Koalisyon arasında Rakka özelinde nasıl bir iş birliği olabileceğine yönelik diplomatik görüşmelerin ise devam ettiğini belirtti.

https://tr.sputniknews.com/ortadogu/201611171025848938-abd-menbic-ypg/

pS1.

– Amerika’dan Münbiç itirafı : ABD Başkanı Obama’nın IŞİD’le Mücadele Özel Temsilcisi McGurk, Amerikan yönetiminin daha önce yaptığı açıklamalardan farklı olarak, PYD/PKK militanlarının Münbiç’te bulunduğunu kabul etti. (16 Kasım 2016, Aydınlık : http://www.aydinlik.com.tr/dunya/2016-kasim/amerika-dan-munbic-itirafi )

– McGurk: YPG güçleri eğitimlerini tamamladıktan sonra Fırat’ın doğusuna dönecek (16 Kasım 2016, 10:31, Sputnik : https://tr.sputniknews.com/abd/201611161025831730-abd-mcgurk-suriye-menbic/ )

“Türkiye ile ABD’nin YPG’yi Menbiç’ten çıkartma adına anlaştığını ilk kez duyuyorum. Böyle bir anlaşma olduğunu doğrulayamam” diyen Toner, YPG’nin Menbiç’den zaten ayrıldığını ve kendilerine verilen sözlerin tutulduğunu söyledi. (04 Kasım 2016, 09:57, Sputnik : https://tr.sputniknews.com/abd/201611041025636076-abd-turkiye-suriye-menbic-ypg/ )

pS2.

Yalvarışlar, yakarışlar…

– Demokratik Birlik Partisi (PYD) Eş Başkanı Salih Müslim, terörle mücadele konusunda ABD’nin 45. Başkanı Donald Trump’a işbirliği çağrısında bulundu. (10 Kasım 2016, 01:29, Sputnik : https://tr.sputniknews.com/ortadogu/201611101025735178-pyd-suriye-trump-isbirligi/ )

– Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Mesud Barzani, ABD’deki başkanlık seçimlerini kazanan Donald Trump’ı tebrik ederek, “Kürdistan halkı, reva olan haklarını elde etme konusunda sizden tam destek bekliyor” ifadelerini kullandı. (09 Kasım 2016, 22:48, Sputnik : https://tr.sputniknews.com/ortadogu/201611091025733420-irak-mesud-barzani-trump-kutlama-mesaji/ )

Yalakalık diz boyu…

– Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) Politbüro üyesi Sadi Ahmed Pire, ABD’nin yeni başkanı seçilen Donald Trump’ın Kürtlere karşı siyasetinin henüz bilinmediğini ifade ederek, “Trump bir karakutu gibi” dedi. (10 Kasım 2016, Rudaw : http://rudaw.net/turkish/kurdistan/101120161 )

Belirsizlik, karamsarlık da…

pS3.

pS3.a)

– Trump kazandı, FETÖ’cüler kaçmaya başladı! ABD’de Trump’ın seçimi kazanmasıyla Kanada’nın göçmenlik sitesi erişilemez hale geldi. Clinton’ı destekleyen firari FETÖ’cüler de Kanada’ya kaçmak için kolları sıvadı… (09 Kasım 2016, Aydınlık : http://www.aydinlik.com.tr/dunya/2016/trump-kazandi-feto-culer-kacmaya-basladi )

– Taha Hüseyin Karagöz
‏@thhsynkrgz
Kanada biletleri hazır mı?
21:59 – 08 Kas 2016
https://twitter.com/thhsynkrgz/status/796230635904004096

pS3.b)

– Pensilvanya’da ‘Trump senin için geliyor FETO Gülen’ pankartı açıldı (13 Kasım 2016, Hürriyet : http://www.hurriyet.com.tr/pensilvanyada-trump-senin-icin-geliyor-feto-gulen-pankarti-acildi-40276354 )

pS3.c)

Trump’ın danışmanından Gülen mesajı

10 Kasım 2016
Aydınlık

Donald Trump’ın güvenlik ve istihbarat başdanışmanı emekli Korgeneral Michael Flynn, ABD’nin Fethullah Gülen’e sığınak olmaması gerektiğini söyledi.

Trump’ın kuracağı kabinede adı Savunma Bakanlığı için geçen Flynn, ABD’de yayın yapan siyasi analiz sitesi The Hill için Müttefikimiz Türkiye Bir Krizin İçinde ve Desteğimize İhtiyacı Var başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Yazısında ABD’nin, mevcut başkanı Barack Obama döneminde Türkiye’yi yeterince anlamadığını vurgulayan Flynn, “Türkiye’yi bir öncelik olarak kabul edecek şekilde dış politikamızı yeniden düzenlememiz gerekiyor” ifadesini kullandı.

“Öncelikle Türkiye’nin, ABD çıkarları açısından hayati bir ülke olduğunu anlamakla işe başlamalıyız” değerlendirmesinde bulunan Flynn, Türkiye’nin Irak ve Suriye’de terör örgütü IŞİD’le mücadeledeki en güçlü müttefikleri ve aynı zamanda bölgedeki istikrar kaynağı olduğunu ifade etti.

‘WASHİNGTON, TÜRKİYE’NİN USAME BİN LADİN’İNE SIĞINAK OLUYOR’

Flynn, dünyada bir kriz olduğunu ve bu dönemde gerçek dostların hatırlanması gerektiğini belirtti.

ABD’nin, Fethullah Gülen’e sığınak olmaması gerektiğine de işaret eden Flynn, “Arka bahçemiz Pensilvanya’ya rahatça yerleşmiş olan bu maskeli terör ve istikrarsızlık kaynağı tarafından Washington’ın gözü boyanırken NATO müttefikimiz Türkiye’ye engel olmak mantıksızdır. Türkiye’nin bakış açısıyla Washington, Türkiye’nin Usame bin Ladin’ine sığınak oluyor. 11 Eylül’den sonra Usame bin Ladin’in Türkiye’de güzel bir köyde yaşadığını ve aynı anda da Türk vergi mükelleflerinin vergileriyle fonlanan 160 okulu işlettiğini öğrenseydik ne yapardık?” yorumunu yaptı.

FETÖ’nün ABD’deki sözleşmeli (charter) okullarına da değinen Flynn, “Amerikan vergi mükellefleri, Gülen’in ABD’deki 160 sözleşmeli okulunun finansmanına yardım ediyor. Bu okullarla ilgili yürüyen birçok dava var” değerlendirmesinde bulundu.

http://www.aydinlik.com.tr/dunya/2016/trump-in-danismanindan-gulen-mesaji

Gülen’in avukatları Trump’a yazılı açıklamayla yalvardı

11 Kasım 2016
Aydınlık

(…) Fetullah Gülen’i savunan hukuk firması Steptoe & Johnson LLP, açıklamasında, Trump’ın başdanışmanı Flynn’ın kaleme aldığı makalenin “Trump’ın politikası olmadığını ümit ettiğini” belirtti. Gülen’in avukatları açıklamada, “İade süreci ciddi bir süreçtir, bu tür durumlarda ne yapılması gerektiği Türkiye’yle yapılan iade anlaşması uyarınca yönetilir. Siyasi bir mesele haline gelmemelidir.” ifadesini kullandı. (…)

http://www.aydinlik.com.tr/politika/2016/gulen-in-avukatlari-trump-a-yazili-aciklamayla-yalvardi

Mike Flynn hikâyesi

13 Kasım 2016
Tolga Tanış, Hürriyet

ABD’de başkanlık seçimi günü yazdığı bir yazıyla Fetullah Gülen’i “karanlık bir İslami mollaya” benzeten, Amerikan Savunma Bakanlığı İstihbarat Teşkilatı DIA’nın eski direktörü emekli Korgeneral Mike Flynn’ı anlatacağım.

Hafta içi Trump’ın geçiş dönemi ekibinde başkan yardımcılığına getirildi. Şimdi Trump’ın ulusal güvenlik ekibini oluşturuyor. Ve 20 Ocak’tan sonra da Ulusal Güvenlik Danışmanı ya da Ulusal İstihbarat (DNI) Direktörü olması bekleniyor. Önümüzdeki dönem Türk-Amerikan ilişkilerini de yönlendirecek Flynn’in öyküsü, aslında Trump’ın nasıl başkan seçildiğinin de bir özeti.

Adını ilk kez, bazı gazete yazılarından sonra yazıyı yazan kişilere telefon ettiğini öğrendiğimde duydum. O sıra DIA Direktörü’ydü. Ama ona rağmen beğendiği bir yorum olduğunda açıyor, uzun uzun fikir alışverişi yapıyordu. Afganistan ve Irak’ta yürüttüğü istihbarat operasyonlarıyla Pentagon’da bir efsane gibiydi. Ama aynı zamanda aksiydi. Bildiğini söylemekten çekinmeyen sert bir asker. Bu yüzden de 2014’te işinin başından gönderildi. Gönderen de, Türklerin iyi tanıdığı, 15 Temmuz’dan sonraki daha ilk hafta, gazetecilere darbe girişiminde Fetullah Gülen’in parmağı olduğuna dair suçlamaların “koku testini” geçmediğini söyleyebilen, Ulusal İstihbarat Direktörü James Clapper’dı.

HEP merak ettim. Neydi Flynn’in içeride yarattığı tartışma, niye uzaklaştırdılar diye. Onun cevabını da 2015’te öğrendim. 2012 Bingazi saldırıları için açıklanan DIA belgelerini gördüğümde. Amerikalıların Libya’daki büyükelçileri dahil dört personelinin radikal gruplar tarafından öldürüldüğü olay. Çünkü DIA’yı Flynn’in yönettiği dönem üretilen belgeleri incelediğimde, Amerikan askeri istihbaratının Bingazi’de o gece neler yaşandığını dönemin Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın olayı örtbas etme çabalarına rağmen daha hemen başında doğru tespit ettiğini ve dahası, Suriye ve Irak’ta yaşanan çöküntüyü de ta 2012 sonbaharında öngördüğünü fark ettim. Kusursuz bir çalışmaydı. 100 sayfa tutan belgeleri detaylı bir biçimde inceleyip 24 Mayıs 2015’te “Libya belgeleri” [ http://sosyal.hurriyet.com.tr/yazar/tolga-tanis_322/libya-belgeleri_29088454 ] başlığıyla bir yazı haline getirdim. İsim yazmadım. Ama Flynn’di.

Sonra uzun süre adını duymadım Flynn’in. Ta ki, Rusya’ya gidip Rusya Devlet Başkanı Putin’le aynı masada yan yana oturduğunu ve Rusların televizyon kanalı RT’ye bir mülakat verdiğini okuyuncuya kadar. Washington’daki neo-conlar köpürüyorlardı. Ve ABD Ordusu’na 33 yıl hizmet veren, sayısız madalya alan bir askerinin sadakatini sorguluyorlardı. Ancak sorun, 17 bin kişinin çalıştığı, 142 ülkede temsilciliği olan ABD askeri istihbaratını yönetirken, Flynn’in Beyaz Saray’ın onayıyla Rusya’ya gidip Rus istihbarat binasına ilk giren Amerikalı yetkili olduğunu, içeride Rus analistlere bir brifing verdiğini atlıyorlardı. Ayrıca başka bir çarpıcı ayrıntı Flynn, Türkiye’nin Kasım 2015’te Rus uçağını düşürmesi konusunun tartışıldığı, Aralık 2015’teki RT mülakâtında, Türkiye’yi de DEAŞ’ın yabancı savaşçılarının geçişini ve karaborsada petrol satmasını yeterince engellemediği için eleştiriyordu. Yani bu konuda da Obama Yönetimi’yle paralel bir çizgideydi.

NEO-conların o Rus seyahati yüzünden Flynn’e saldırmalarının asıl başka bir nedeni vardı tabii. Çünkü Cumhuriyetçi Parti’de başkan adaylığı için önseçim sezonu yaklaşıyordu. Flynn de 2105 yazından beri ekibinden gelen bir teklifle Trump’a dış politika danışmanlığı yapıyordu. Yani politikaya girmişti. Nasıl buldu tüm bu insanları, kim akıl verdi bilmiyorum. Ama Trump, Washington’daki düzen yanlıların sevmediği, dışladığı, işinden ettiği ne kadar adam varsa toplamış, maverick’lerden (genel kabul gören kurallara uymayan) oluşan bir ekip kurmuştu kendine. Flynn de işte bu ekibin ulusal güvenlik lideri olmuştu. Sonra öyle alıştı ki Flynn de. O sert asker siyasete öyle bir giriş yaptı ki. Yüz yüze görüşemedik. Ama Cumhuriyetçilerin kurultayı için Cleveland’da olduğum hafta kürsüye çıkıp son derece provokatif bir konuşma yaptığına tanık oldum. Değişmişti. İçerideki insanlara “Hillary’yi hapsedin” diye tezahürat yaptırıyordu. Niye mi? Hayır, kişisel e-posta adresinde devletin gizli bilgilerini tuttuğu için değil. Bingazi yüzünden.

HERKES bir tercihte bulundu bu seçimde. Gülenciler nasıl Hillary Clinton’ın kampanya direktörü John Podesta’nın kardeşi Tony Podesta’yı “Alliance for Shared Values” adlı örgütleri üzerinden 12 Mayıs 2016’da Kongre’de kendileri için lobi yapsın diye tuttularsa, Türk-Amerikan İş Konseyi’nin Başkanı Ekim Alptekin gibi işadamları da Flynn gibi Trump’ın ekibinden isimlerle anlaştı bu dönem. Flynn’in emekli olduktan sonra kurduğu Flynn Intel şirketiyle 15 Eylül 2016’da yaklaşık 100 bin dolarlık bir anlaşma yaptı Alptekin. Nitekim o anlaşmayı da, Flynn’in 8 Kasım’da Kongre yayın organı Hill’de yazdığı Gülen makalesinin ardından, neo-conların yayın organı Daily Caller duyurdu herkese. Lobicilere savaş açma vaadiyle gelen Trump’ın sağ kolu, Türklerle ticari anlaşma yapıp yazı yazıyor, suçlamasıyla.

FLYNN’le çarşamba akşamı görüştüm. New York’taki Trump Tower’da. Ve yaklaşık 10 dakika kadar konuştuk. Yine son derece mütevazı, son derece kontrollüydü. Ama Gülen yazısını konuştuğumuzda hissettim. Seçimi kazanacaklarını bilseydi, o yazıyı yazar mıydı, emin olamadım. Hayır, içerikte hiçbir tereddütü yoktu. Flynn, Obama’nın uyarılarına rağmen “radikal İslam” ifadesini kullandığı için uzaklaştırıldı. Gülencileri de başından beri bir “terör ağı” olarak değerlendiriyordu. Ve şimdi Ankara’dakiler çok mutlu ama Suriye ve Irak’ta DEAŞ’ı büyüten faktörler konusunda da fikirleri hiçbir zaman değişmedi. Ama işte doğrusu Flynn gibi birinin de, parayla politik etki satın almaya çalışanlara daha farklı yaklaşması gerekirdi. Şimdi Flynn’le birlikte bambaşka bir dönem başlıyor Washington’da. Trump’ın kendine bir hanedanlık kurmasını, damadını, çocuklarını geçiş ekibine eklemesini, işin magazinini sonra konuşuruz. Ama öyle bir dönüşüm yaşanacak ki, o kadar insan Washington’da işsiz kalacak ki… Asıl hikâye, Flynn’in bu kentten alacağı intikam. Portresi de o yüzden önemli.

http://sosyal.hurriyet.com.tr/yazar/tolga-tanis_322/mike-flynn-hikayesi_40276303

( http://www.aydinlik.com.tr/medya/2016-kasim/gulen-i-elestiren-trump-in-danismani-michael-flynn-in-hikayesi )

pS3.d)

Trump, FETÖ ve PKK’ya savaş açacak!

ABD başkan adayı Trump’ın Ortadoğu danışmanı Şimşek, seçimi kazanmaları halinde FETÖ ve PKK-PYD’ye yönelik politikalarına ilişkin GÜNEŞ Gazetesi’ne konuştu. FETÖ’yü ‘terör örgütü’ olarak gördüklerini belirtti. Suriye’deki PKK-PYD tehlikesine dikkat çekti.

07 Kasım 2016
Taha Hüseyin Karagöz, Güneş

Türkiye’nin Washington’a gönderdiği tüm belge ve delillere rağmen, ABD yönetimi FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’i teslim etme konusunda direniyor. ABD başkan adaylarından Hillary Clinton FETÖ ile yakın ilişkileriyle gündeme gelirken, Cumhuriyetçi kanadın adayı Donald Trump’ın görüşü merak konusu oldu. Trump’ın Ortadoğu Danışmanı ve Amerikalı bir Türk olan Saygın Şimşek, seçimi kazanmaları halinde izleyecekleri yol haritasını açıkladı:

– Sn. Donald Trump’ın, azınlıklara ve özellikle Müslüman ve Türklere yönelik düşmanca bir tavır içinde olduğuyla ilgili bir algı var. Siz bu görüşe katılıyor musunuz?

– Sayın Donald Trump’ın söylemleri halk tarafından yanlış anlaşılıp manipüle edilmektedir. Sayın Trump’ın Türklere düşmanca tavrı ile ilgili söylemleri yoktur. Buna ek olaraktan Sayın Trump Müslüman karşıtı değildir. Amerika’da adil olmayan bir göçmenlik sistemi var. Yasal olarak gelmek isteyenlerin başvuruları ve işlemleri yavaşlatılıyor. Demokratlar ise yasadışı göçmenlerin işlerini kolaylaştırıyor. Bunun önlenmesi gerekir. Buraya belli bir coğrafik yapılardan gelen özellikle ABD’nin güvenliğini tehdit eden ülkelerden gelecek olan insanların iyice araştırılmasından sonra ülkeye alınması gerekir diye düşünüyoruz. 

-Darbe girişiminin baş mimarı ve FETÖ elebaşı Fetullah Gülen, tüm girişimlere rağmen Türkiye’ye iade edilmedi. Trump’ın ve sizin görüşünüz nedir?

Hillary Clinton ile çok derin maddi ve manevi ilişkileri bulunan Fetullah Gülen’in bir terörist olduğuna inanıyoruz. Gülen hem Türkiye’de hem de bütün dünyada üyeleri olan A.B.D.’nin en büyük sözleşmeli devlet okul ağına sahip Pensilvenya’da yaşayan bir elebaşıdır. Buna ek olaraktan Clinton ailesiyle uzun yıllara dayanan maddi ve manevi ilişkileri vardır. Hatırlatmak isteriz ki Fetullah Gülen daha önce de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı görevden uzaklaştırmaya çalışmıştı. En azından üç kere hakkında dava açılmış ve Türk Hükümeti yargılanması sebebiyle iadesi için A.B.D.’den istekte bulunmuştu.  Ancak, Başkan Obama Yönetimi bu isteklerin hepsini reddetmiştir. Sayın Trump söylemlerinde defalarca bu tür terör örgütleriyle mücadele edeceğini belirtmiştir.

– Gülen’in Amerika ve uluslararası alanda yürüttüğü Türkiye karşıtı kampanya hakkında ne düşünüyorsunuz?

– Gülen örgütü, ABD’nin en büyük sözleşmeli okul sistemine sahiptir.  Servetinin 25  ila 50 milyar dolar arası olduğu iddia edilmektedir. Gülen örgütü ile Clinton Vakfı’nın arasında maddi ilişkiler incelenmelidir.

– Trump, başka ülkelerin iç işlerine karışılmaması gerektiğini savunuyor. Bu kapsamda, seçilmesi ve ABD başkanı olması halinde Türkiye’ye yönelik nasıl bir yaklaşımda bulunmayı planlıyor?

– Sayın Trump ulusalcı bir politika izleyip, evrensel elitçi politikalara karşı durmaktadır. Türkiye izleyeceği politikalarla kaderini tayin edecektir. A.B.D.’nin  dünya genelinde ılımlı ve reformcu Müslümanların yanında olması gerektiğini düşünüyoruz. İnsanlığın, Irak ve Suriye’de DEAŞ, El Kaide teröristleriyle birlikte PKK ve Hizbullah teröristlerine karşı zafer kazanmasını istiyoruz.

– Trump Türkiye hakkında ne düşünüyor, yakın bir gelecekte Türkiye’yi ziyaret etme planı var mı?

– Türkiye, NATO ortağı olan çok stratejik bir müttefiktir. İnsanlığa karşı olan bu iki büyük tehlike ile mücadelede Türkiye çok önem taşımaktadır. Sayın Trump başkan seçilecek olursa eminim ki Türkiye ajandasında önemli bir yer teşkil edecektir.  Ayrıca başkanlık seçimlerinde de Hillary Clinton’ın arkasında Neocon’lar ve Evrensel Elitçiler var. Clinton’ın kazanması demek; daha fazla savaş, mülteci, kan ve gözyaşı demektir. Rusya ile muhtemel nükleer savaş riski demektir.  Unutmamalıyız ki Clinton seçilecek olursa FETÖ’ye, PKK’ya ve PYD’ye ABD sınırsız destek verilecek demektir.

– 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili Trump’ın düşüncesi nedir?

– Sayın Trump, başarısız kalkışma operasyonu sonrasında Türkiye’de demokratik sisteme destek verip, demokratik rejimin korunması içim acilen alınmış olan kararları desteklemiştir.

http://www.gunes.com/dunya/cinton-pkk-pyd-ve-fetoyu-destekleyecek-733208

pS4.

Şunlar nasıl anaşılabilir:

– y-CHP’nin ivmesi artan şiddette ‘aleni’ FETÖ ve HDP-PKK savunuculuğu. Bizzat ABD tarafından yaptırılan toplantısı ve bildirisi.
( https://26august.wordpress.com/2016/11/08/chp-nereye-kosuyor/ )

– PKK’nın uzun yıllar sonra kendi içinde ‘aleni’ çatışma yaşaması.
– Medyada kısa süre içinde PKK’nın ‘aleni’ Antalya ile üç kez yanyana isminin geçmesi.
– (Kelalaka belki ama) 2006’dan 2016’ya hayli maceralı bir dönem yaşayan Celal Uzunkaya’nın İzmir’den Antalya’ya tayini ve -poizitif anlamda- son operasyonu doğrudan yönetmesi.
( https://tr.sputniknews.com/turkiye/201611161025846871-antalya-pkk-catisma/ )
( https://tr.sputniknews.com/turkiye/201611141025795958-antalya-jandarma-uzman-cavus/ )
( https://tr.sputniknews.com/turkiye/201610141025291016-kemer-patlama/ )

– Doktorası ‘şaibeli’ Bahçeli’nin, Başkanlığa ok için yardımcı doçentlik (pardon, başkan yardımcılığı) talebinin ‘aleni’ basına yansıması.
( https://26august.wordpress.com/2016/11/17/takanin-yazmadiklari/ )

pS5.

09 Kasım 2016 tarihli blog paylaşımımızın girişi:

SOROS-FETÖ KAYBETTİ

ABD seçimini Julien kazandı. [pS1]
Yani o wikileaks deşifreleri olmasaydı, çok büyük ihtimalle ipi, ‘joe dalton kılıklı çak davutoğlu suratlı’ Hillary göğüsleyecekti.
Tmm, Trump da düzeni temsil ediyor.
Bunu kimse inkar etmiyor.
Ama herşeyin aynı olmayacağı ve/ya birşeylerin farklı olacağı da aşikar.

(Tamamını okumak için: https://26august.wordpress.com/2016/11/09/soros-feto-kaybetti/ )