13 Ekim 1935 tarihinde mason locaları ATATÜRK’ÜN TALİMATIYLA kapatılmıştı. Aşağıda, bir gün sonra Cumhuriyet gazetesinde yer alan konuya dair haberi paylaşıyoruz.
14 Birinciteşrin (Ekim) 1935
Cumhuriyet (Sayfa 1 ve 3)
Türkiye Mason Locaları bir emirle kapatıldı
Türkiye masonluğunun ilgası üzerine muhtelif şehirlerdeki locaların emlâki hükûmete intikal etti
İç İşleri Bakanlığınca verilen emir üzerine Türkiye Mason localarının faaliyetine nihayet verilmiştir. Bu emir daha evvelce malûm olduğundan, tatili faaliyet kararı verilmek üzere Türkiye Üstadıâzamı, Yüksek Maşrıkı toplantıya çağırmıştır. Türkiye Üstadıâzamı olan İstanbul Emlâk Bankası Direktörü Muhiddin Osman, Türkiye Mason localarını yüksek makamdan aldığı emir üzerine kapadığını arkadaşlarına bildirmiştir. Bu suretle Türkiye Masonluğunun İstanbul, Bursa, Ankara, İzmir, Edirne, Muğla, Gazi Anteb, Adana ve diğer yerlerde bulunan müteaddid locaları kapanmış, bunların emlâki hükûmete intikal etmiştir. Türkiyede hâlen ecnebi maşrıklarına mensub localar kalmamış, bunlar vaktile Türk maşrıkına dahil olmağa mecbur edilmiş olduklarından bu suretle son zamanlarda İtalya, Almanya ve Rusya’da olduğu gibi mason teşkilâtı memleketimizde ilga edilmiş oluyor.
Bu teşkilâtın kaldırılmasını icab ettiren sebeb, son Fırka programında kökü dışarıda bulunan teşekküllerin memlekemizde yer bulamayacağına dair olan kayıddır. Maamafih masonlar kendi köklerinin dışarıda olmadığını, konfederasyon halinde idare edilen masonluğun burada serbest, müstakil ve milliyetçi olduğunu söylüyorlardı. Esasen son zamanlarda yapılan muhtelif neşriyatta da görüldüğü üzere, masonluk memleketimizde bir sır olmaktan çıkmıştı. Zira masonluk daha ziyade lâiklik ve eskiliğe karşı aleyhtarlık ve müntesibleri arasında tesanüd ve mütekabil yardımlar fikrini güden bir müessese olup koyu taassuba aleyhtarlığından dolayı hatta dinsizlik veya milliyetsizhk isnadı altında bile bulunuyordu. Türkiye’de ulusal bir Maşrıkıâzamın teşekkülü tarihi otuz seneyi mütecaviz değildir. İlk önce Selânik’te İtalyan, sonra İstanbul’da İngiliz, Fransız ve Yunan locaları teşekkül etmiştir. Namık Kemaller, Ziya Paşalar o zaman bu mahfillere devam etmişlerdir. Meşrutiyetten sonra da Türkiye mahfilleri teşekkül etmiştir. Türkiye masonlarının adedi birkaç bin olup memleketimizin her sahada ileri gelen şahsiyetlerinden birçokları bu mahfillere devam etmekte idiler. Masonluk, şimdiki halde İngiltere, Fransa, Belçika, Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, Amerika ve İsviçre gibi memleketlerde faaliyettedir.
http://www.cumhuriyetarsivi.com/katalog/192/sayfa/1935/10/14.xhtml
http://www.cumhuriyetarsivi.com/katalog/192/sayfa/1935/10/14/3.xhtml
pS1. Resim olarak okumak için bakınız:
Ayrıca pS7’ye de bakınız, Cumhuriyet’ten iki haber.
pS2. 26 Ağustos bloğu notu:
Kökü dışarıda olan Mason localarının, Atatürk’ün TALİMATI (YÜKSEK MAKAMDAN GELEN EMİR) ile kapatıldığını biliyoruz.
Üstte paylaştığımız gazete haberinde, yazıyı her kim kaleme aldı ise, “bu kapatılma kararından bir rahatsızlık duyulup duyulmadığını” okurların görüşlerine bırakıyoruz.
pS3.
Gerçekler nasıl saptırılır?
Algı mühendisliği, yönetimi nedir?
Kamuoyu nasıl aldatılır?
Medyanın rolü nasıldır?
Bakınız:
28 Ağustos 1972 tarihinde, Milliyet gazetesi sayfa 9’da, “her hafta bir sohbet” köşesinin (hazırlayan: ABDİ İPEKÇİ) konusu: MASONLUK !..
Konuğu: Türk Masonlarının “Büyük Üstad”ı Hayrullah Örs…
Ne deniyor: “1935 yılında Türkiye’de bütün dernek ve birlikle kapatıldığı için Mason locaları da kendilerini feshetmişler ve 1948’e kadar faaliyeti olmamıştır. Bu kapanışta Atatürk’ün umdeleriyle masonluğun uyuşmaması diye birşey yoktur. Atatürk’ün en yakın dostları masondu.”
Resim için tıklayınız.
Yani?
– Aslında tüm dernek ve birlikler kapatılmışMIŞ, mason localarına özel bir durum yokmuş muş..
– Zaten Atatürk kapatmamış mış mış..
– Kapatıldıktan sonra hiçbir faaliyetleri olmamış mış..
– Hatta masonlar, Atatürk’ün en yakınları imiş miş miş..
Yedik mi?
Elbette hayır.
– Bir kere, ilgili haberden de net biçimde anlaşılacağı üzere, operasyon doğrudan masonlara yapılmıştır ve ülke çapında tüm faaliyetlerine son verilmiştir.
– Ayrıca, 1935’te Atatürk’ün sağlığı henüz yerindedir (masonlar tarafından henüz zehirlenmemiştir). Atatürk’ün bilgisi dışında böyle büyük bir harekat yapılabilir miydi?
– Ya da, mason üstadıâzam’ının iddiası (yalanı) hadi doğru diyelim; o halde Atatürk neden locaların yeniden açılmasını istemedi? En yakın dostları masonlarMIŞ ya?!.
Mason localarının yeniden açılmasını sağlayan; Malatya’da Amerikan-Ermeni hastanesinde dünyaya gelen, Kürümoğulları’ndan, Selanik locasına bağlı Mustafa İsmet (HARPUTYAN) İnönü’dür.
pS4.
Kitap: Mason Locaları Bir Emirle Kapatıldı (Ömer Can Talu, Melike Söalp, 2015)
Meclisteki masonlar, Dr. Mim Kemal‘i öne katarak Reis-i Cumhur’a gitmişlerdi. Mim Kemal, Reis-i Cumhur’a hitaben: “Efendimiz biz zaten maiyet-i devletindeyiz fakat siz Meşrik-i Azam’ımız olursanız, bir pervane gibi etrafınızda dönüp dolaşırız” demiş.
Reis-i Cumhur: “Peki bir şey soracağım, bana cevap veriniz de sonra… Siz Avrupa’da hangi locaya bağlısınız ve mektubunuzun ismi nedir?”
“Biz Cenova’ya tabiyiz ve Reisimiz Barca Mişon cenaplarıdır.” demiş.
Bunun üzerine küplere binen Mustafa Kemal Paşa onlara hitaben: “Haydi defolun buradan cehennem olun gidin. Yahudi uşakları!” Benim milletim bana kahraman sıfatı verdi ben sizin gibi bir çift yahudiye uşak mı olacağım? Bu gece sabaha kadar Türkiye’deki bütün locaları kapatmadığınız takdirde, yarın teşkil edeceğim, Divan’ı Harb-i Örfi’ye hepinizi verir ve astırırım. Haydi defolun karşımdan.” diyerek onları kovdu. (İbrahim Arvas, Tarihi Hakikatler, s.71-72)
14 Ekim 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nde şöyle bir haber geçiyordu:
“İçişleri Bakanlığı’ndan verilen bir emir üzerine Türkiye Mason Locaları’nın faaliyetlerine nihayet verilmiştir. Yüksek makamın emri ile Türkiye masonluğunun İstanbul, Ankara, İzmir, Edirne, Muğla, Gaziantep ve Adana’da bulunan locaları kapanmış, bunların tüm mal varlıkları hükümete intikal etmiştir.”
Peki, Atatürk kapatana kadar masonlar Türkiye’de ve Ortadoğu’da hangi faaliyetleri yürüttüler? Özellikle günümüzü şekillendiren ve çok hassas bir dönem olan Osmanlı’nın son döneminde, Türkiye’de ve Ortadoğu’da hangi adımları attılar?
Elinizdeki kitap, Osmanlı arşiv belgelerine dayanmaktadır ve Mason faaliyetlerine ait dönemin gizli kalmış belgeleri ilk kez yayınlanmaktadır.
(Tanıtım Bülteninden)
pS5.
Eksiğiyle gediğiyle, Ekşi’den:
08 Ocak 2014
sifsi, Ekşisözlük
Mason Locaları’nın kapatılması
1935 yılında Cumhuriyet Halk Fırkası’nın kongresinde kabul edilen 69. maddeye göre, uluslararası amaçlarla veya kökü dışarıda olan cemiyetleri kurmak yasaklanmıştı. Kongrede daha mason localarının kapatılmalarına dair görüşmelerin yapıldığında, Cumhuriyet Halk Fırkası umum katip muavini ve Cumhuriyet Locası mason üstadı Münir Akkaya 31 Mayıs 1935 tarihinde mason locasına haber veriyor. Bu haber üzerine mason yüksek şurası, “tatilde vukuu melhuz hadiseler karşısında tedbir olmak üzere”, gerek karargahlara gerek mahfillere fesih kararı tebliğ edilmeden önce bütün evrak ile bankalardaki paraların hükümetçe el konulmadan emniyete alınmasına ve hiç bir kardeşin gazete veya bir dergiye beyanatta bulunmamasına karar veriyor. Bu konuyu yürütmek üzere de yetkili bir komisyon kuruyor. Komisyon, büyük üstad Ali Galip, büyük üstad Cevdat Hamdi, büyük üstad Şükrü Hazım, büyük üstad Mustafa Reşit, Bahattin Lütfü Aydın, üstad Ferit Up kişileri ile 11 Haziran 1935 tarihinde oluşturuluyor. Masonlar kendilerini “uyku durumuna” geçirmişlerdir. görüldüğü gibi daha kapatılma tebliği yapılmamıştır. kapatılma tebliği aşağıda ifade edileceği üzre 9 Ekim 1935 tarihinde olacaktır.
Kendisi de mason olan içişleri bakanı Şükrü Kaya, 1935 yılı Ekim ayında, zamanın hakim büyük üstad amiri İsmail Hurşit, büyük üstad Muhiddin Osman Omay, Fuat Süreyya paşa ve Muhib Nihat Kuran’ı Ankara’ya davet eder. Bu heyete Ankara’da devlet şurası başkanı Mustafa Reşit Mimaroğlu, Ankara valisi Nevzat Tandoğan ve mason olan milletvekili Rasim Ferit de katılır. Bu toplantıya çağrılan masonların hepsi eski ve kabul edilmiş İskoç ritinde 33. dereceye sahiptir.
Şükrü Kaya masonluğun kültürel ve sosyal faaliyetinin artık halk evleri ve halk odalarının üstlendiğini hükumet olarak masonluğun kapanması zamanının geldiğini açıklayarak konvan (masonlukta bağımsız delege ya da kuruluşların bir araya gelerek yaptıkları toplantı) toplanmadan kapanma kararının hemen orada verilmesini ister. Ve orada bulunan üst düzey masonlar 9 Ekim 1935 tarihinde Anadolu Ajansı’na şu açıklamayı yaparlar: “Türk mason cemiyeti, memleketimizin sosyal tekamülünü ve günden güne artan muazzam terakkilerini nazarı itibara alarak ve Türkiye Cumhuriyeti’nde hakim olan demokratik ve cidden laik prensiplerin tatbikatından doğan iyilikleri müşahede ederek faaliyetine -bu hususta hiçbir kanun olmaksızın- nihayet vermeyi ve bütün mallarını memleketin sosyal ve kültürel kalkınmasına çalışan halk evlerine teberrüü muvafık görmüştür.”
Mason olan içişleri bakanı Şükrü Kaya resmi sıfatı itibarı ile kamuoyuna durumu şu sözlerle aktarmıştır: ” Türk masonları kendi ideallerinin hükûmetin esas programında dahil olduğunu görererek kendi teşkilatlarını kendileri fesh etmişler hükûmetin bu iş üzerinde hiç bir teşebbüsü ve alakası yoktur”
14 Ekim 1935 tarihli Cumhuriyet gazetesi “Türkiye mason locaları bir emirle kapatıldı” başlıklı yazısında şöyle bir haber geçmiştir: “İçişleri Bakanlığı’ndan verilen emir üzerine Türkiye mason localarının faaliyetine nehayet verilmiştir. Bu emir daha evvelce ma’lum olduğundan, tatili faaliyet kararı verilmek üzere Türkiye üstadı azamı yüksek maşrıkı toplantıya çağırmıştır. Türkiye üstadı azamı olan İstanbul Emlakı Bankası direktörü Muhiddin Osman, Türkiye mason localarını yüksek makamdan aldığı emir üzerine kapadığını arkadaşlarına bildirmiştir. Bu suretle Türkiye masonluğunun İstanbul, Bursa, Ankara, İzmir, Edirne, Muğla, Gaziantep, Adana ve diğer yerlerde bulunan müteaddit locaları kapanmış, bunların emlaki hükûmete intikal etmiştir.”
Bu kapatma sonrasında ya da kendi kendini uykuya yatırma döneminde localara gidemeyen masonlar evlerde toplanmışlardır. Bu bekleme döneminde bünyesini güçlendirmek için kıdemli bir kaç mason 33. dereceye terfi ettirilir. 1938 yılında ideal, 1939 yılında da kültür ve ülkü sembolik locaları kurulur. Sonradan 1,2,3 numaralar ile anılacak olan bu localar İsmet İnönü’nün bilgisi dahilinde, sessizce ve en alt düzeyde faaliyetlerini sürdürmüşlerdir. Üç loca ve yüksek şura hiç bir zaman kapanmadan faaliyetlerine devam etmiştir. Danıştay Daireleri Genel Kurulu 9 Mart 1951 tarih, 176 sayılı ve Yargıtay 1. Hukuk Dairesi kararları ile İstanbul, Ankara ve İzmir lokalleri geri alınarak faaliyetlere devam etmiştir.
Bkz: Celil Layiktez (önceki büyük üstad yardımcısı) Türkiye’de Masonluk Tarihi cilt – başlangıç (1721-1956) Yenilik basımevi, İstanbul 1999
https://eksisozluk.com/entry/39515245
pS6.
21 Aralık 2009
yaşar1965, Wowturkey
Atatürk 1935 Yılında Mason Localarını Kökü Dışarıda Olduğu İçin Kapatıyor
Mason locaları ile iç içe çalışan İttihat Terakki Cemiyeti’nin Osmanlı İmparatorluğu’nu nasıl uçurumun eşiğine sürüklediğini bilen Atatürk, mason localarını kapatmak istiyordu. Kapatma görevini ise dönemin Mason İçişleri Bakanı Şükrü Kaya’ya verdi. Şükrü Kaya Atatürk’e uzun süre direnmeye çalıştıysa da başarılı olamadı.
Anadolu Ajansı 10 Ekim 1935 tarihinde gazetelerin merkezlerine şu önemli haberi geçiyordu:
“Türkiye Mason cemiyeti, memleketimizin sosyal tekamülü ve günden güne artan muazzam terakkilerini nazarı itibare alarak faaliyetlerine nihayet vermeyi ve bütün mallarını memleketin sosyal ve kültürel kalkınmasına çalışan Halkevlerine teberrüü muvaffak görülmüştür.”
Bu habere kimse bir anlam verememişti. Çünkü Türkiye masonluğu tarihinin en rahat dönemini yaşıyordu. TBMM Başkanı, İçişleri Bakanı, Dışişleri Bakanı, Ankara Valisi, İstanbul Valisi üst düzey aktif masondu. Devlet yönetiminin köşebaşları masonlar tarafından tutulmuştu.
Türkiye Masonluğu ne olmuştu da 27 yıl aradan sonra kendini yok etme kararı almıştı. 4 gün sonra gerçek ortaya çıkmıştı. Masonlar kendilerini feshetmemiş, Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk tarafından mason locaları kapatılmıştı. 14 Ekim 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nin “Türkiye’de Mason Locaları Bir Emirle Kapatıldı” başlıklı haberinde olayın perde arkası şu şekilde aktarılıyordu:
“İçişleri Bakanlığı’ndan verilen bir emir üzerine Türkiye Mason Localarının faaliyetlerine nihayet verilmiştir. Yüksek makamın emri ile Türkiye masonluğunun İstanbul, Ankara, İzmir, Edirne, Muğla, Gaziantep ve Adana’da bulunan Müteaddid locaları kapanmış, bunların emlaki hükümete intikal etmiştir.”
Cumhuriyet Gazetesi’nin haberinde sözü edilen yüksek makam dönemin Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk‘ten başkası değildi. İşin ilginç yanı ise Atatürk’ün Mason localarını kapatma emrini, Müslümanlara yaptığı zulümlerle tanınan Mason İçişleri Bakanı Şükrü Kaya’ya vermiş olmasıydı. Mason İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, Atatürk’ü bu tarihi kararından vazgeçirmeye çalışsa da başarılı olamamıştı.
Şükrü Kaya, Türkiye Yüksek Şurası adına Doktor İsmail Hurşit, Türkiye Büyük Locası Büyük Üstadı Muhittin Osman Omay ve bir grup masonu İçişleri Bakanlığı’na çağırır ve Atatürk’ün kesin kararını bildirir: “Mason Locaları kapatılıp çalışmalarına son verecekler ve malvarlıklarını halkevlerine aktaracaklardır.”
ATATÜRK LOCALARI NEDEN KAPATTI?
Atatürk, uzun yakın arkadaşlarıyla istişare ettiği mason localarının kapatılmasıyla ilgili düşüncelerini ilk olarak 1935 yılında gündeme getirdi. İttihat Terakki Cemaati içerisindeki masonların Türiye’ye verdikleri zarar herkes tarafından bilinmekteydi. İttihat Terakki’yi yakından tanıyan Atatürk, Cumhuriyet’in kuruluşundan beri locaları kapatmayı düşünüyordu.
Dönemin Van Milletvekili İbrahim Arvas, hatıralarında Atatürk’ün masonlara yaklaşımını şu şekilde ifade ediyor:
“Mustafa Kemal’in sevmediği iki zümre vardı. Birincisi dönmeler ikinci ise masonlardı… Bir gün eski Adliye Vekil Mahmud Esat Bozkurt’u çağırdı. Kendisine masonların taksimat, teşkilat, ahvalini bildirir bir kitap verdi.
“Bunu güzelce mutalaa et, bir takrirle Halk Partisi grup başkanlığına ver, grupta bunlara şiddetli hücum yap ve grupça kapanmasına dalalet et. Senin de bu işte büyük şeref payın olacaktır.” dedi.
Grup danışmanı Mahmut Esat Bozkurt riyaset makamına bir takrir verdi ve takririnin okunmasını reisten rica etti. Hülasası şöyleydi:
“Masonluk kökü dışarıda bir yahudi tarikatından başka bir şey değildir, memleketimizde bunun ne işi vardır? Bunu da grup kararıyla kapatalım…”
Ertesi hafta Recep Peker geldi ve kürsüye çıkarak şu müjdeyi verdi: “Arkadaşlar yarından itibaren Türkiye’de masonluk kalmamıştır ve bütün localar kapanmıştır…”
Salonda bir kıyamet koptu, alkışlar, bağırmalar “kahrolsun yahudi uşakları” sesleri tavanları çınlatıyordu. Şükrü Kaya ve arkadaşları sırra kadem basmışlardı. Grup dağıldıktan sonra Dr. Mim Kemal’i öne katarak meclisteki masonlar toplu olarak Reis-i Cumhur’a gitmişlerdi.
Mim Kemal Reis-i Cumhur’a hitaben: “Efendimiz biz zaten maiyet-i devletindeyiz fakat siz Meşrik-i Azam’ımız olursanız, bir pervane gibi etrafınızda dönüp dolaşırız” demiş.
Reis-i Cumhur: “Peki bir şey soracağım, bana cevap veriniz de sonra… Siz Avrupa’da hangi locaya bağlısınız ve mektubunuzun ismi nedir?”
“Biz Cenovaya tabiiz ve Reisimiz Barca Mişon cenaplarıdır.” demiş.
Bunun üzerine küplere binen Mustafa Kemal Paşa onlara hitaben: “Haydi defolun buradan cehennem olun gidin. Yahudi uşakları! Benim milletim bana kahraman sıfatı verdi ben sizin gibi bir çift yahudiye uşak mı olacağım? Bu gece sabaha kadar Türkiye’deki bütün locaları kapatmadığınız taktirde, yarın teşkil edeceğim, Divan’ı Harb-i Örfi’ye hepinizi verir ve astırırım. Haydi defolun karşımdan.” diyerek onları kovdu.
Onlar da yıldırım telgraf ve telefonlarla vaziyeti İzmir, İstanbul ve Adana’ya bildiriler ve sabah olmadan hepsini kapanma kararlarını getirip, henüz sofrasından kalmayan Reis-i Cumhur’a verdiler ve derin bir nefes aldılar.
Reis-i Cumhur Mustafa Kemal bu suretle bütün mason localarını kapattı.” (İbrahim Arvas, Tarihi Hakikatler, s.71-72)
YIL 1948; LOCALAR TEKRAR AÇILIYOR
5 Şubat 1948 tarihinde “Türkiye Mason Derneği” ismi ile İstanbul Valiliği’ne yapılan başvuru kabul edildi ve masonlar, bu tarihten sonra resmen faaliyete başladılar. Locaların 13 yıl aradan sonra açılması, uyku döneminde olan masonlar tarafından sevinçle karşılandı. Bu sevinçlerini kendi kontrollerindeki gazetelere tam sayfa ilanlar vererek duyurdular. Atatürk tarafından kapatılan mason localarının tekrar açılışını İbrahim Arvas anılarında şöyle anlatıyor:
“İsmet Paşa’nın Reis-i Cumhurluğu sırasında Kanun-u Mahsus ile localar kapanmadı diye masonların müracaatı üzerine tekrar localar açılıp faaliyete başladılar. Ve 1952′de ise Atatürkçü geçinen ve onunla iftihar eden Celal Bayar da, Ahmet Gürkan’ın teklif ettiği mason localarını kanunla pekiştirdi. Tabii bu ameliyeyi Meclis yaptı fakat bu müzakerelerin devam ettiği üç celse zarfında Celal Bayar Reis-i Cumhur locasına gelerek konunun müzakerelerini sonuna kadar takip etmiştir.” (İbrahim Arvas, Tarihi Hakikatler, s.73)
İsmet İnönü’nün aldığı ani bir kararla 5 Şubat 1948 yılında Türkiye Mason Derneği’nin kurulması ile Atatürk’ün emri ile kapatılan mason locaları, İnönü’nün emri ve Celal Bayar’ın desteği ile tekrar faaliyete girmiştir. Masonlar açtıkları davalarda Halkevlerine devredilen tüm mal varlıklarını tekrar ele geçirdiler.
1935 yılında Atatürk’ün emri ile kapatılan mason locaları uzun süre faaliyetlerini halkevlerinde sürdürdüler. 1948 yılında ise İnönü’nü emri ile mason locaları faaliyetlerine kaldıkları yerden devam ettiler. Atatürk’ün mason localarını kapatma emrini hazmedemeyen masonlar Atatürk’ü ziyarete gelmişlerdi. Atatürk kökü dışarıda olan bu zararlı cemiyetin üyelerini huzurundan kovdu…
http://wowturkey.com/forum/viewtopic.php?t=93793
pS7.
14 Ekim 1935 tarihli haberin ardında Cumhuriyet’te yine yazılar yer aldı. Bunlar iki türlü işleve yönelikti:
- Mason localarının ATATÜRK tarafından kapatıldığı gerçeğini ÖRTBAS edip localar kendi kendini feshetti YALANINI empoze etmek.
- Kapatılmasından memnun olduğunu söyleyip Masonluğun TARİHİ-GEÇMİŞİ-KÖKENİ hakkında (Dinciliğe karşı kurulmuş muş da sonradan amacından sapmış mış da gibi) yanlış bilgiler vererek ALGI operasyonu yapmak.
Cumhuriyet gazetesinden:
15 Birinciteşrin 1935
Cumhuriyet, sf. 3
Mason Locaları niçin kapandı?
Dahiliye Müsteşarı ve Emniyeti Umumiye Müdürü İç Bakanlığın tamim gönderdiğinden haberdar olmadıklarını söylüyorlar
Ankara 14 (Özel) İç İşleri Bakanlığı’nın bütün ilbaylıklara birer tamim göndererek Mason Locaları’nda yapılacak toplantıları yasak ettiğine dair çıkarılan haberler üzerine Dahiliye Müsteşarı Vehbile görüştüm. Müsteşar böyle bir meseleden haberdar olmadığını söyledi. Emniyet Umum Müdür muavını Behçet de ayni şeyi tekrar etti. Bu dakikaya kadar Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne de bu yolda bir emir verilmemiştir. Ancak Ankara’daki Loca’nın kendi kendine feshe karar verdiği, bu kararını da tatbik ettiği bildiriliyor. Esasen Parti programında beynelmilelci maksadlarla cemiyet yapılamıyacağı gibi kökü yurd dışında olan cemiyetler kurmanın yasak edileceği de kayıdlıdır. Türk Yükselme Cemiyeti’nin fesih kararını hangi esbabı mucibe ile verdiğini burada şimdilik tahkik etmek kabil olamadı.
16 Birinciteşrîn 1935
Cumhuriyet, sf. 5
Biz bize Masonluk
Gazeteler, Türkiye’deki Mason localarının kapandığını yazıyorlar. Haber, beni çok sevindirdi. Çocukluğumda, Mason dendiği zaman içimi bir korku ve üzüntü kaplardı. Ne olduklarını bilmediğim bu adamları, kara maskeli, uzun mantolu gölgeler halinde tahayyül eder, haydud mu, umacı mı olduklarını pek kestiremezdim. Sonraları Fran Masonluk hakkında bir çok şeyler okudum ve dinledim. Vardığım netice, Masonluğun nefret edilecek bir müessese olduğudur. Teşekkülün ne zaman ortaya çıktığı pek bilinmiyor. Milâddan yüzlerce sene önce mevcud olduğunu iddia edenler var. Fakat umumî kanaate göre bugünkü Masonluğun temelleri sekizinci asırda kurulmuştur. O zaman bütün dünyayı kasıp kavurmakta olan din taassubunu gözönüne getirirsek, bundan ıstırab çeken açık fikirli insanların kendilerini korumak için aralarında gizli bir teşekkül kurmalarını tabiî görürüz. Başlangıçta Masonluğun gayesi buydu. Medeniyet ilerledikçe, bu ihtiyacın ortadan kalkmış olmasına rağmen Masonluk dağılacağı yerde dalbudak saldı, bütün dünyaya yayılmağa basladı. Ve gayesini değiştirdi. Masonluk için « bir Yahudi müessesesidir » diyenler var. Belki değildir. Yalnız şu var ki, takib olunan gaye Yahudiler için biçilmis bir kaftan sayılır ve Masonların çoğu Yahudi değilse, her halde Yahudilerin yüzde doksanı Masondurlar. « Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için » şiarı, milliyet çerçevesi içinde kalırsa dogrudur; bütün insanlığı kavrıyan geniş bir manada kullanılırsa gene doğrudur. Fakat bu iki mefhumdan hiçbirine bakmıyarak muayyen şartları haiz bir takım insanları hedef tutarsa yanlıştır, zararlıdır. En korkunç bir mikrob kadar zararlıdır. Mason localarının kapanması iyi oldu.
16 Birinciteşrin 1935
Cumhuriyet, sf. 2
Masonlara henüz tebligat yok
Teşkilâtın Halk Partisi umdelerine uyacağı söyleniyor
Türkiye Masonluğunun ğ yazılmıstı. Fakat şimdiye kadar Türkiye Yüksek Maşrıkına hükûmetçe lâğiv hakkında hiçbir tebligat yapılmamamıştır. Yalnız Türkiye Üstadı Azamı, Mason mahfillerinin faaliyetini kendiliğinden tatil etmiştir. Bu tatilin Türkiye Yükseltme kurumunun Halk Partisi programındaki esaslara uygun bir şekil almasile alâkadar olduğu söylenmektedir. Yalnız Ankara’daki mahfilin hükûmete borcu olduğu için oradaki bina şimdilik hükumete intikal edecektir. Dün yaptığımız tahkikat neticesinde aşağıdaki mütemmim malumatı aldık: Masonlar, hükûmetin haklarında vereceği kararı her an beklemektedirler. Şu kadar var ki bu teşkilâtın yaptığı hayır işleri, baktığı yetimler, okuttuğu ve san’at öğrettiği çocuklar vardır. Bunların vaziyetlerini tesbit edebilmek için bazı kararlar ittihazı lâzımdır. İşte bunları tanzim için, Masonlar toplanmağa lüzum görmektedirler. Alâkadarlar dün bu hususta muharririmize şunları söylemişlerdir: “Masonların itaatten ve inkivaddan başka hiçbir düşünceleri yoktur. Masonluk, her devrede, üstünde yaşadığı toprağa, içinde bulunduğu memlekete bağlı kalmış, hürriyetin en hararetli mürüvvici olmuştur. Bilhassa Cumhuriyet prensiplerine dört elle sarılmış, koyu taassuba karşı mücadele etmiştir. En büyük hedefi lâikliktir.” Dünkü nüshamızda Ankara muhabirimizin Mason localarının kapatılması hakkında hükumetçe verilmiş bir emir olmadığı hakkında verdiği haber, Masonlar arasında memnuniyet uyandırmıştır.
+
Üstteki son haber orjinal gazeteden kontrol edilmeli.
Ayrıca dikkat edilmeli ki, masonluğu aklama namuslu gösterme çabası var. Yani mason localarını kapatan Atatürk bilmiyor, bunlar biliyor.
Aklımızla alay ediyorlar.
Yine Cumhuriyet’te, ilerleyen günlerde de haberler çıktı.
Örnek: “10 Teşrinisani 1935, sf.3, Türk Mason cemiyeti – Türk Mason kurumu faaliyetine nihayet, emlâkini Halkevlerine verdi…”
Bu haberin içeriği (Anadolu Ajansı geçtiği için) diğer gazetelerde de yer aldı. Elbette benzer ALGI operasyonu ile birlikte. Örneğin Ulus’taki haberin BAŞLIĞINA dikkat ediniz:
10 Sonteşrin (Kasım) 1935
Ulus, sf. 5
Mason cemiyeti kendisini niçin kapadı?
Ankara, 9 (A.A.) – Mesul ve maruf imzalar altında ajansımıza verilmiştir:
“Türk mason cemiyeti, memleketimizin soysal tekâmülünü ve günden güne artan muazzam terakkilerini nazarı itibara alarak ve Türkiye cumuriyetinde hâkim olan demokratik ve cidden lâyik [ laik ] prensiplerin tatbikinden doğan iyilikleri müşahede ederek faaliyetine – bu hususta hiç bir kanun olmaksızın – nihayet vermeği ve bütün hallerini [ emlâkini ] meleketin soysal ve kültürel kalkınmasına çalışan halkevlerine teberruu muvafık görmüştür.”
Yine Ulus’tan:
15 İlkteşrin (Ekim) 1935 Salı
Ulus, sf.3, stn.2
İstanbul, 14 – İstanbul’daki mason localarının da kapanacağı öğrenilmiştir.
+
Her neyse.
Tüm haberleri inceleyebilirsiniz.
Göz çarpan ana noktalardan biri şudur: Hem “Masonlar kendilerini lağvettiler” yalanını uyduruyorlar hem de kendileriyle çelişiyorlar.
Atatürk’ün EMRİ ile kapatıldığı aşikardır.
pS8.
…