… YERLİ TOHUM :
– VERİMLİ ve SÜREKLİ
– DOĞAL ve SAĞLIKLI
– ORGANİK ve KONSANTRE
İsrail’in hibrit tohum projesi tüm dünyayı tehdit etmeye başladı.
Bu proje, sürdürülebilir tarımı tehdit ediyor ve durdurmayı hedefliyor diye düşünüyoruz.
Bu da dünyayı açlıkla terbiye etmek düşüncesi ile eş değerdir.
Bu projeyi baltalayacak bir proje olarak, bizler de yerli tohum geliştirmeye ve üretmeye başladık.
Faruk Durukan
Dünya’nın yaptıklarını yapmaya çalışırsak kuyruk olur, onlara ömür boyu muhtaç oluruz;
Onların yapamadıklarını yaparsak onların önüne geçer, ilimde bilimde dünyaya yön veren olarak söz sahibi oluruz.
Faruk Durukan
Dünyanın en zengin altın ve elmas yatakları bugün AFRİKA’da bulunmaktadır.
Peki neden fakirdir Afrika?
Yanıtını ben vereyim efendim, işletemediklerinden…
İşte kimse bize ‘sizde BOR var ama siz işletemiyorsunuz,’ diyemez.
Çünkü biz artık BOR’u işledik ve teknolojinin her sahasında kullanılabilir hale getirip incelttik efendim.
Faruk Durukan
İsrail’in tohum politikasına karşı proje geliştirdiler
Ürettiği hibrit tohumlarla sürdürülebilir tarımı durdurarak tekelinde tutmayı amaçladığı öne sürülen İsrail’in büyük projesine son verecek çalışma, Kaz Dağlarında başlatıldı.
31 Temmuz 2014
Türk bilim adamlarıyla birlikte bir süredir yerli tohum üretimi konusunda çalışmalar yapan Balıkesir’in Edremit ilçesindeki bir ar-ge firması, hibrit tohumlara olan bağımlılığı yok edecek düzeye geldi ve yerli tohum üretimine başladı. Kaz Dağları’nda, akademisyenlerin denetimiyle sürdürülen yerli tohum üretimi sayesinde, toprak altı seralarda tıbbi aromatik ve endemik bitkiler ile birlikte sebze tohumları da üretilebiliyor. Yerli tohumların en iyi toprağın altında yetiştirilebileceğini düşünen Türk bilim adamları, Kaz Dağları’nda bol oksijen bulunması ve hava sıcaklığının sabit olmasından dolayı seralarda tam verim alındığını ifade ediyor.
PROF. DR. GÜLENDAM TÜMEN DE PROJEYE DESTEK VERİYOR
Projeye akademik destek veren Balıkesir Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Gülendam Tümen, günümüzde Türkiye’de yerel tohumların korunması için büyük bir çaba gösterildiğini söyleyerek, “Günümüzde, özellikle tarım alanında yerel biyolojik çeşitliliklerin korunması için büyük bir faaliyet sürdürülmektedir. Bu faaliyet, tüm dünyada ve özellikle az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler üzerinde yoğunlaşmıştır. Çünkü günümüzde biyoteknolojik olarak üretilmiş hibrit türlerin yoğun olarak ekildiğini de düşünürsek, bu yerel türlerin ve ırkların yaşatılması gerekiyor. Dünyada da bununla ilgili, Dünya Bankası’ndan destekli büyük projeler başladı. Şu anda, Edremit’te Faruk Durukan’ın çiftliğinde bu yerel ırkların tohumları toplanılarak, yeniden ekilmekte. Çok miktarda tohum üretilerek, tekrar çiftçiye bunların verilmesi planlanmaktadır. Bütün amaç, yerel ırkların ortaya çıkartılması ve tekrar yaşaması için mücadele vermektir. Örneğin, bu bölgede aynı dalın üzerinde 5 tane başak taşıyan buğdaylar bulunmaktadır. Bu buğdaylar bölgeye ekilecek ve çok miktarda tohum elde edildikten sonra çiftçiye verilecek ve daha verimli, doğal, organik ürünler elde edilmeye çalışılacaktır” dedi.
“İSRAİL’İN HİBRİT TOHUM PROJESİ TÜM DÜNYAYI TEHDİT EDİYOR”
Projenin amacının yerli tohumlara sahip çıkmak ve gelecek nesillere sağlıklı tohumlar bırakabilmek olduğunu ifade eden Kale Natürel isimli ar-ge firması sahibi ve Türk kaşif Faruk Durukan, “İsrail’in hibrit tohum projesi tüm dünyayı tehdit etmeye başladı. Bu proje, sürdürülebilir tarımı tehdit ediyor ve durdurmayı hedefliyor diye düşünüyoruz. Bu da dünyayı açlıkla terbiye etmek düşüncesi ile eş değerdir. Bu projeyi baltalayacak bir proje olarak, bizler de yerli tohum geliştirmeye ve üretmeye başladık. Balıkesir Üniversitesi ile ortaklaşa yaptığımız çalışmalar çok olumlu sonuçlar verdi. Kaz Dağlarındaki özel tarım arazimizde yerli tohum üretimine başlamış bulunmaktayız. Yerli tohumlar sayesinde ülkemiz dışa bağımlılıktan kurtulacak ve gelecek nesillerimiz daha sağlıklı hale gelecek. Projemiz ilk etapta kendi arazilerimizde denendi ve son aşamaya geldik. Artık bundan sonraki süreçte, Kaz Dağlarında yetişen tohumlarımız ülkemizin her köşesine gönderilebilecek ve gerekirse dünyaya tohum satabileceğiz. Kaz Dağlarına seçmemizin nedeni, burada bol oksijen olması ve toprak veriminin çok yüksek olmasıdır. Daha önce, ön çalışmalar yapıp, olumlu sonuçlar almıştık. Bu projenin ülkemize ve dünyaya hayırlı olmasını diliyoruz. Bu arada, kendi yetiştirdiğimiz hayvanların gübreleri de buradaki arazilerimizde kullanılmaktadır. Projeye destek veren Balıkesir Valisi Ahmet Turhan’a, Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Edip Uğur’a ve Balıkesir Üniversitesi’ne teşekkür ediyoruz“ diye konuştu.
Üretilen yerli tohumlardan memnun olduklarını söyleyen Kaz Dağları köylüleri ise, hibrit tohumlardan kurtulacak olmanın sevincini yaşadıklarını ifade etti. Aldıkları yerli tohumları tarlalarına eken bazı köylüler, “Eskiden olduğu gibi yerli tohumları kullanmak istiyoruz. Yerli tohumların verdiği ürünler hem kaliteli hem de sağlıklı“ dedi.
Türkiye’nin ilk ve tek bitki özü üretim tesislerinde Ar-Ge çalışmaları yürütülen 30’a yakın yerli tohum çeşidi, satışa hazır hale getirildi. Yetkililer, yakın zamanda hemen hemen tüm bitki ve sebzelerin tohumlarını üretebileceklerini ifade etti.
http://www.iha.com.tr/haber-israilin-tohum-politikasina-karsi-proje-gelistirdiler-377919/
http://www.iha.com.tr/video-israilin-tohum-politikasina-karsi-proje-gelistirdiler-38227/
pS1. Bakınız:
Türkiye bitki özünü kendi üretmeye başladı
Yıllardır ithal edilen bitki özleri (ekstrakt) Türk sanayici Faruk Durukan’ın Türkiye’de kurduğu fabrikada da üretilmeye başlandı.
Türkiye’de yıllardır yüklü paralar harcanarak ithal edilen bitki özleri, zeytin kara suyu meselesine çözüm getiren Türk kaşif Faruk Durukan’ın Balıkesir’in Edremit ilçesinde kurduğu ekstrakt fabrikasıyla birlikte Türkiye’de elde edilmeye başlandı.
Türkiye’nin ilk ve tek ekstrakt fabrikasını üniversite – devlet işbirliği ile kurduğunu açıklayan Faruk Durukan, fabrikaların artması ve gerekli tüm bitki özlerinin elde edilebilir duruma gelmesi halinde ülke ekonomisine her yıl ciddi katkılar sağlanacağını söyledi.
3 bin yıldan beri dünyadaki bilim adamları tarafından incelenerek net bir çare üretilemeyen zeytin kara suyu problemini, geçtiğimiz günlerde çözdüğünü açıklayan ve farklı buluşlarıyla defalarca Türkiye ve dünya gündemine gelerek, dünya tarım sektörüne damgasını vuran Kale Naturel Ltd. Şti.’nin ortağı Faruk Durukan, şimdi de bitki özlerinde dış ülkelere bağımlılığı ortadan kaldırdı.
Durukan, ilk olarak zeytin yaprağı ekstraktını elde etti ve daha sonra zeytin kara suyunun özütünü elde ederek yaklaşık 2 bin farklı alanda kullanabilen bir ürün ortaya çıkarttı. Çalışmalarına hız kazandıran Durukan, Türkiye’nin tek bitki özleri elde eden kuruluşunun önderi durumuna gelerek Nobel ödülüne aday gösterildi.
Balıkesir İl Tarım Müdürü Ruknettin Ceyhun, BAÜ Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Gülendam Tümen ve BAÜ Edremit Meslek Yüksek Okulu Müdürü Yrd. Doç. Dr. Sakin Vural Varlı Durukan’ın kurduğu ekstrakt fabrikası ile ilgili açıklamalarda bulundu.
İl Tarım Müdürü Ruknettin Ceyhun, “Türkiye’de üretilen mahsulün bir kısmı mahsul olarak tüketilirken, bir kısmı da yaprağı, kabuğu ve diğer kısımlar olarak atık şeklinde çevreye atılarak, çevre kirliği oluşturmaktadır. Ama teknolojinin ilerlediği günümüzde bu konuda çalışmalar var.
Faruk Durukan’ın bu konuda çalışmaları var ve biz de Tarım Bakanlığı olarak kendilerini destekledik. Ortak proje üzerinde yoğunlaştık ve zeytin yaprağının çevreye atılıp çürüyüp heba olacağı yerde, ekstrakt haline getirip zeytin yaprağı çayı elde edildi. Ege’de incir yaprağı, Manisa’da üzüm çekirdeği ve başka yerlerde domates kabukları öyle. Marifet işe yaramayan kısımları ülkeye kazandırıp ekonomiye katkı sağlamaktır” diye konuştu.
“Bitki atıkları çok değerli”
BAÜ Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Gülendam Tümen, 12 bin bitki türünün Türkiye’de yetiştiğini söyleyerek, bunun bütün Avrupa’da yetişen bitki sayısına yakın bir sayı olduğunu ifade etti.
Türkiye’de çok önemli bitkilerin atıklarının çok değerli aktiviteler taşıdığını ifade eden Tümen konuşmasına şöyle devam etti:
“Önemli projelerimizden bir tanesi de bu değerli atıkların değerlendirilmesi. Bunlardan bir tanesi zeytin yaprağı ekstresi. Bilindiği gibi zeytin budaması sonunda dökülen yapraklar yakılır. Ama bu yapraklar çok önemli bir etken madde taşıyor.
Olea europaea ihtiva ediyor, bu da mikrop, mantar ve virüsleri öldürücüdür. Bağışıklık sistemimizi güçlendiren ve kanserle mücadelede büyük yol kat etmemizi sağlamaktadır. Girişimcimiz Faruk bey zeytin yaprağı ekstresini çıkartarak bir gramına bin dolar verilerek alınan olea europaeani halkımızın istifadesine sunmuştur.
Bunu sadece zeytin yaprağı ile kısıtlamıyoruz. En önemli ekstrelerden bir tanesi de çay yaprağıdır. Rezi’de çay yaprağının atıkları yakılıyor ya da toprağa gömülüyor. Ama yeşil çay yapraklarının antikanserojen aktiviteye sahip fanonik bileşikler taşıdığı dünya tarafından kabul edilmiştir.
Bu ekstrelerin hayata geçirilmesi hem bizim döviz kaybımızı önleyecek, hem de ihracata geçersek de döviz kazanmamızı sağlayacaktır. Bu ekstrelere enginar yaprağı, meryemana dikeni, adaçayı ekstresi, kuşdili biberiye ekstresi, alıç yaprağı ekstresi gibi pek çok ekstreyle devam edebiliriz.”
pS2. Ayrıca bakınız:
- “Dünyadaki bazı siyonist güçler, Türkiye’nin bilim alanındaki hızlı ilerlemesini engellemek istiyor” (15 Ocak 2015)
- RADYASYONA KARŞI MİLLİ ÜRETİM : Sodyum pentaborat ülkemizde ilk defa milli imkanlarla sentezlenmiştir. Yani yurtdışından 1 kg’ını 150 $’a aldığımız sodyum pentaborat, 1$ gibi çok düşük bir maliyetle üretilmiştir.
- Faruk Durukan, ODTÜ’den Yılın Buluşu Ödülü‘nü aldı: İnivasyon Senktöründe Yılın Girişimcisi Faruk DURUKAN (3. Kristal Ağaç Ödül Töreni)
- Faruk Durukan, bir süredir üzerinde çalıştığı oleuropein maddesinin kanserle mücadelesi konusunda dünya bilimine ışık tutacak bir çalışmaya imza attı: Dünyadaki hakemli tıp dergileri tarafından da onaylanan oleuropein maddesi üzerinde uzun süredir çalışmalar yürüten Durukan, en etkili oleuropein maddesinin zeytin ağacında bulunduğunu ve Türkiye’nin de zeytin cenneti olduğunu vurguladı. Durukan, zeytin özünden elde edilen oleuropeinin kanser hastalığı ile mücadelesini dünya biliminin onayladığını söyleyerek, oleuropeinin insan vücudundaki etkileşimlerinin şimdiye kadar dünyada hiçbir yerde araştırılmadığını ve bu nedenle yaptıkları araştırmanın dünya bilimine ışık tutacak nitelikte olduğunu söyledi.
- Dr. Abdullah Zindani, Kanser Araştırması Kapsamında Edremit’e Geldi: Yemen eski Cumhurbaşkanı Yardımcısı, İman Üniversitesi Rektörü ve muhalefet liderlerinden Abdülmecit Zindani’nin oğlu ve Yemen’in mevcut muhalefet lideri Dr. Abdullah Zindani, kanser araştırması kapsamında Türkiye’ye gelerek araştırmacı Faruk Durukan ile görüşmeler yaptı. Dr. Abdullah Zindani’nin Türkiye’de bulunma sebebinin siyasi değil, bilim araştırması olduğu açıklandı. (22 Nisan 2012)
- Kaz Dağları Sağlıklı Yaşam ve Bilim Köyü : Sağlık Turizminin Tek Adresi
- F.Durukan Konuşması ve Bilimsel Sunum: Edremit Belediyesi Edebiyat Galerisi Açılış (13 Mayıs 2011)
- Kaz Dağları Çalıştayı
- Türkiye, Bor İşlemede Son Noktaya Ulaştı (21 Kasım 2012)
- Türkiye, Bor’u Saflaştırmayı Başardı (09 Eylül 2013)
- Faruk Durukan – Ege Türk TV (24 Eylül 2014)
- Faruk Durukan – Ege Türk TV (21 Ocak 2015)
- Bilim-Evi Sohbetleri (ZLM Prodüksiyon)
pS3. Faruk Durukan;
“Bir Türk Dünya’ya Bedeldir” sözünü ispat eden,
Türk medyasında “Taşın suyunu çıkaran, müthiş Türk” diye manşet attıran,
taşın suyu ile orman yangınlarına dur diyen,
zararlı bakterileri %100 öldüren,
3000 yıldır çözülemeyen zeytin yağ fabrikalarının başına bela olan, zeytin kara suyunu hammadde haline getiren,
dünyada birkaç ülkenin ürettiği Aktif Karbon’u üreten,
doğal bitkilerden 25 çeşit kök boya üreten, pamuk ipliğine bağlanmasını sağlayan,
ağaç yününü üreterek, İspanya’da ödül alan,
yıllarca değerlendirilemeyen, boşa akıp giden zeytin yapraklarından çay üreterek 2006 yılında faydalı ürün üreterek 1.lik ödülü alan,
taşın suyu ile üretmiş olduğu sabunla, selülitlere, mikroplara, ölü derilere meydan okuyan,
Türkiye’mizin İLK ve TEK ekstrakt fabrikasını kurarak, Türk insanını direk bitkinin özüyle tanıştıran,
mütevaziliği ile üniversitelerimizin bilim adamlarıyla tanışan,
yerine göre talebe, yerine göre onlara hammadde üreten,
onların çalışmalarını kolaylaştıran
emek ve zekasını hatta ömrünü Türk Ar-Ge’sini Dünya Ar-Ge’sinin üstüne çıkarmayı hedefleyen
Faruk Durukan diyor ki:
“Dünya’nın yaptıklarını yapmaya çalışırsak kuyruk olur, onlara ömür boyu muhtaç oluruz; onların yapamadıklarını yaparsak onların önüne geçer, ilimde bilimde dünyaya yön veren olarak söz sahibi oluruz.”
http://www.zeytinyeri.com/blogs/haber/6060610-kale-naturel-faruk-durukan
pS4. Durukan ile söyleşi – 1
30 Ağustos 2009
Kanserle Savaşım ve Edremitli Bilim Adamı Faruk Durukan ile söyleşim
Eşim elinde üç çeşit bitki ekstratı ile eve geldiğinde tek tek inceledim. Biri zeytin yaprağından, diğeri kırmızı üzüm çekirdeğinden üçüncüsü ise enginar yaprağından özel yöntemlerle üretilmiş ekstratlardı. Kanser hastalığının %100 tedavi edeceğini söyleyen eczacı hanıma güvenerek bu üçlü bitkisel tedaviye başladım. İlk günden itibaren bedenimde bir değişiklik başladı. Aşırı enerji depolamış gibi bir ivme kazanan bedenime söz bile geçiremiyordum. Yeni ameliyat olmama rağmen, ne yatakta yatıyor ne de günlük ev işlerinden kendimi alıkoyuyordum. Eşim ve ben bedenimin bu biyoritmindeki değişikliğe şaşırmıştık. Hatta beldemize gelecek olan 60 kişilik şair ve yazar gönül dostlarımızı “nasıl?” ağırlayacağız endişelerini de duyumsamamaya başladım. Önceden böyle mi, davranırdım? Tatlı telaşlar başlamıştı. Bu arada beni üzen dost bildiklerim de olmuştu. Artık eskisi gibi pek fazla da detayların üzerinde de durmuyordum. Bu mucizenin zeytin yaprağı içmeye başladığım günden beri olduğunu düşündüm. Araştırmaya başladım zeytin yaprağının faydalarını.
Kan Şekeri Seviyesini Düzenleme, LDL Kollestrol Seviyesini Düzenleme, Antioksidan Etki, Bronşit, Soğuk Algınlığı, Kulak Enfeksiyonları, Fibromalarya, Fungal (Mantar) Enfeksiyonları, Herpes Virüsü, Salmonella sp, Kandidiyasis, Dizanteri, Streptococcus sp, Kandidiyasis, Dizanteri, Streptococcus sp., Hepatit A, B, C, Zatürre, Cilt Rahatsızlıkları, Zona, Romatizmal Hastalıklara da iyi geldiğini öğrenince bu yaprağın bir CENNET ağacı olduğuna artık kesin inanmıştım.
Bir hafta sonra bedenimdeki bu yeni değişikliğe alıştım. Merdivenleri önceden tek tek çıkan ben, kullandığım bitkisel haplarım ve şuruplarım etkisiyle ikişer ikişer aşar olmuştum. Sanki ruhuma yeni bir giysi geçirmiştim. Beni bu denli etkileyen kişiye bir “teşekkür” borçlanmıştım. Bitkisel ilaçların şişelerinde telefon ve fax numaraları yazılıydı. Hiç çekinmeden telefona sarıldım. Faruk Durukan’ın sesini duyunca kendimi tanıtıp, gelişen durumumu anlattım. Kendilerine teşekkür ettim.
Adımı ve telefonumu istedi. Bunun sebebini ertesi gün öğrenmiş oldum. Kale Grubu Şirket sahibi ve bilim adamı Faruk Durukan yaşadığım beldeye gelip, yeni bitkisel şurup ve hapımı da beraberinde getirmişti. Bir saat gibi kendileriyle sohbet edip, tıbbın bu yeni buluşundan bahsetti. Kendisiyle yapmış olduğum söyleşimi aşağıda aynen aktarıyorum.
– Faruk Bey, beni çok mahcup ettiniz. Zahmet ettiniz.
– Estağfurullah Emine Hanım. Kullandığınız zeytin yaprağından elde ettiğimiz saf Oleuropein’dir. Bugün AB’de 1 gramı 1000 dolara satılıyorken tam randıman da alınamıyor. Ama biz tam beş yıl zeytin yaprağı üzerinde yaptığımız çalışmalar neticesinde oleuropein’i almayı başardık. Bu maddeyi dünyada ilk kez biz zeytin yaprağından çekip aldık.
– Nasıl, neyi başardınız Faruk Bey? Açar mısınız biraz?
– Açayım Emine Hanım. Bilindiği gibi zeytin ağacının 2000 sene bir yaşam süresi var, üstelik de bu ağaçlara özel bir bakım yapılması gerekmediği gibi susuz da yaşayabiliyorlar. Bu bizim için merak konusu olmuştu. İnsan ömrü ortalama ne kadardır Emine Hanım?
Faruk Durukan, hafif kırlaşmış üç numara sakalları ile gözlerini kısarak sorduğu basit bir soruya yanıt vermeden önce “neden?” sorduğunu düşünmüştüm. Tam yanıt verecektim ki;
– Durun ben yanıt vereyim. Bir insan en fazla 100 veya 110 yıl yaşadığını varsayarsak, insanın yarı yılına kadar hücreleri yenilenir ve yaşar. Bu yarı yıldan sonra hücreler ölmeye başlar. Deri kırışır, gözler net görmez, kulak ağır işitir, unutkanlık ve daha ilerleyen yaşlarımızda da beyin tam işlevini yapamaz değil mi?
– Evet, yapamaz. Çünkü hücreler yenilenmez ve ölürler.
– Evet aynen öyle olur. Çünkü vücudun A-D-E ve K vitaminleri eksilmiştir. İnsanın ölüme yaklaşma süreci başlamıştır.
– Anlıyorum.
Bir süre sustu Faruk Bey. Bedenime aylar önce girip yerleşen “kanserli” konuğumdan beni kurtaracak olan ellili yaşlarındaki iş adamını inceliyordum. Ağustos sıcağı tepemizde olduğu halde biz asırlık zeytin ağacının gölgesinde oturmaktaydık. Yere düşmüş bir zeytin yaprağını eline alıp ikiye büktükten sonra konuşmasını sürdürdü.
– 5 yıldan beri süren çalışmamızla elde ettiğimiz ve zeytin yaprağından çekip çıkarttığımız “oleuropein’i” üç ay kullansaydınız ameliyat olmadan da iyileşecektiniz. Bu bitkisel madde sindirim sistemi organlarında çok etkilidir: Özellikle bağırsak kanserinde %100 etkilidir.
– Ciddi misiniz siz?
Şaşırmamak mümkün değildi. Öyle ya, tüm dünyanın başa çıkamadığı acımasız illet bir anda yok edecek, bitkisel tedavin olabileceğine, inanmak istiyordum.
– Bakın Emine Hn. Zeytin binlerce yıldır yaşıyor ve pek çok kültür tarafından benimsenmiş kutsal olarak bilinen bir ağaçtır. Şu soru geliyor akla hemen; “bu ağaç nasıl bu kadar uzun yaşadı?” Araştırmamız şunu göstermiştir ki, 101 madde ihtiva eden zeytin yaprağının içinde antioksidan etkili “Oleurpein maddesi” ağacı dış etkenlere karşı koruyor, hücre yenilemesi yapıyor, ortama uyum sağlamasına neden olarak salgınlardan koruyor.
– İnanılır gibi değil. ABD ve İsrail sizi rahat bırakmaz. Öyle ya, milyonlarca kanser hastası için onlardan ithal edilen “kanser ilaçları” tüketip kanımızın kimyasını bozmaktayız. Korkarım sizi de yakında kendilerine çekip sizi bizden uzaklaştırırlar.
İş adamının yüzünde hafiften bir gülümseme belirdi. Başını sağa sola sallayıp;
– Bu konuda bana bir şey yapamazlar. Ben litaratüre geçmiş bir maddeyi, bilimin kabul ettiği maddeyi zeytin yaprağında buldum ve labaratuvarımda üretmeye başladım. Ayrıca taş suyu ile TSK ile yanmaz çadırlar yapmaya başladık. Yunanistan başta olmak üzere bazı ülkelere “taş suyu” ihraç ediyoruz.
Onu şaşkınlıkla ve hayranlıkla dinlerken Türk bilim adamıyla gurur duymuştum. Yunanistan’da çıkan orman yangınlarına bulduğu çözüm ile binlerce hektar ormanı yanmaktan kurtaran Faruk Durukan, yanmayan taş suyunu, Türk Silahlı Kuvvetleri dahil olmak üzere Türkiye’de ve dünyada bir çok farklı alana sunmayı başarmıştı.
Faruk Durukan, taşın suyundan elde ettiği yanmayan su ile kapladığı çadır brandasını yaklaşık 3 bin derece sıcaklık veren ateşe dayanıklı olduğunu söyleyince Kızılay’ın da taş suyu kullanması gerektiğini düşündüm. Depremzadelerin bu çadırlarda korkusuzca barınacaklarını düşünmüştüm.
Bilim adamına bundan sonraki hedefinin, amacının ne olduğunu sordum:
– Yurdumun insanı için ilk sıradaki hedefimiz bu bitkisel extrat’ı ücretsiz eczanelerde Türk insanına sunmak. Üretim için yasal gereklilikleri de yerine getirdik. Oleuropein’i bundan böyle yurtdışından ithal etmeyeceğiz, ihraç edeceğiz, dedikten sonra da ekledi:
– Emine Hanım, siz ameliyat olmadan önce de bu zeytin yaprağı extratını kullansaydınız, Oleurpein kanserli ura ulaşıp onu parçalayacak ve yok edecekti. Siz şu an kurtulan şanslı hastalardansınız.
Şaşkın halim onu keyiflendirmişti. Devam etti:
– Evet, siz iyileştiniz bile. Kanser mikrobu şu an parçalandı ve yok olma aşamasında. Üç kür sonrası bu illet bedeninizden tamamen yok olmuş bilin.
İçim huzurla dolmuştu. Yıllardır ölen genç bilim adamları ve bir uçak kazasında şüpheli ölümleri ile basını günlerce oyalayan fizikçilerimizi düşündüm. Türk ilim adamlarımız göğsümüzü kabartırken yüzyıla adını yazdırabilecek ve 25 üniversiteden onaylı, Faruk Durukan adlı bir Türk iş adamı “kansere” kesin çözüm bulmuştu. Bana verdiği zeytin yaprağı kapsüllerini ise, “seni yeniyorum bak, yarın daha iyi olacağım” duygusu ile içmekteyim. Faruk Durukan’ı tanımak beni nasıl mutlu etmişti, anlatamam. Söyleşimiz bir saati bulmuştu. Beni iş yerine davet edip, “taştan nasıl su çıkarttım, gelin onu size izleteyim, ” dediğinde merak duygularım daha da kabarmıştı.
Öyle ya; “Taştan nasıl su çıkarmış?” Bir sonraki yazımda bu konuyu ele alıp, Faruk Durukan’ı iş yerinde ziyaret ettikten sonra söyleşimize kaldığımız yerden başlayıp öyle yazacağım.
29.08.2009 Emine Pişiren/Edremit-Akçay
http://www.edebiyatdefteri.com/yazioku.asp?id=44622
http://blog.milliyet.com.tr/kanserle-savasim-ve-edremitli-bilim-adami-faruk-durukan-ile-soylesim/Blog/?BlogNo=200345
http://kansers.blogspot.com.tr/2014_06_01_archive.html
- Emine Pişiren: “Artık kanserden korkmuyorum”
- Emine Pişiren: “Önce Rabbime sonsa üç kişiye teşekkür borcum var – Son” (23 Kasım 2009, seri yazının diğerleri -ilk 6 yazı- için tıklayınız)
pS5. Durukan ile söyleşi – 2
16 Ocak 2014
Türk Bilim Adamının Tarihe geçen sözleri: “Artık Teknoloji satan bir Ülkeyiz”
Yaşamını insanlığa adamış Edremitli Bilim Adamı Faruk Durukan 53 yaşındadır ve halen Edremit’te yaşamaktadır.
Türkiye’nin ilk bitki özleri fabrikasını kuran Durukan yüzden fazla bilimsel buluşa imza atan TÜBİTAK ÖDÜLLÜ bilim adamı 2014 senesinin başlarında ODTÜ tarafından YILIN BİLİM ADAMI ünvanını almıştır.
Buluşlarının başında Kanseri yok eden maddeyi 2000 yıl yaşayan zeytin ağacından çekip çıkartan Durukan, insanlığın 3000 binyıl çözüm bulamadığı ZEYTİN KARA SUYUNU faydalı hale getirmiştir.
Türk Bilim Adamına yurt dışından başlıca Amerika, İsviçre, Hollanda gibi ülkelerden cazip teklifler gelmiş olup, “Ben vatanımdan ayrılmam, onlar gelsinler” dedikten sonra Türk Halkının göğsünü kabartan sözcükler söylemiştir:
“Artık Bilim adamları, yabancı öğrenciler ülkemize gelerek eğitim yapmaktadırlar, ilaç ham maddelerini yurt dışına ihraç eder duruma geldik, Sağlık ve Bilim Turizmini de başlattık, bize diyemezler ‘sizde BOR var ama işletemiyorsunuz’ diye.”
Faruk Durukan, zeytin karasuyu ile ilgili buluşuyla ilgili sorumuza;
“Zeytin karasuyu problemi, Akdeniz havzasındaki zeytin yağı üreten yaklaşık 25 ülkeyi ilgilendiriyor. Bu problemi ortadan kaldırıp insanlığa faydalı bir ürün haline getirmeyi başardık. Bu ürün istenirse zeytin ezmesi istenirse pudra halinde kullanılabilir. Bu ürünün içerisinde insan sağlığı açısından çok faydalı bileşenler var. Oysa ki bu zeytin karasuyu bugüne kadar dünyada atık bir sorun olarak bilinen maddeydi ve artık faydalı bir bileşen haline getirildi. Bu yeni sistem sayesinde çok daha kaliteli zeytinyağı üretimi yapılıyor. Ayrıca bu sistem ile elde edilen zeytin çekirdeğini yakarak aktif karbon elde edip, çekirdeğin içindeki özü de çıkartıp bunu ilaç ham maddesi olarak kullanıyoruz. Yani zeytinin hiçbir parçası atılmamış oluyor. Bu projemiz dünya zeytincilik sektörüne hediye olsun” diye yanıt vermiştir.
Ve Bilim adamı şaşırtan sözleriyle konuşmasını sürdürdü:
“Dünyanın en zengin altın ve elmas yatakları bugün AFRİKA’da bulunmaktadır. Peki neden fakirdir Afrika? Yanıtını ben vereyim efendim, işletemediklerinden… İşte kimse bize ‘sizde BOR var ama siz işletemiyorsunuz,’ diyemez. Çünkü biz artık BOR’u işledik ve teknolojinin her sahasında kullanılabilir hale getirip incelttik efendim.“
BOR madeni yurdumuzun EGE Bölgesinde çıkmaktadır. Radyosyon emici olan bu madenin artık bizde işlenecek olması BİLİM ADAMI FARUK DURUKAN sayesindedir.
Peki Faruk Durukan başka hangi buluşlara imza atmıştır?
Bilimsel çalışmaları ve buluşlarıyla defalarca dünya bilimini şaşırtan VE BİLMİN DİKKATLERİNİ TÜRKİYE’YE ÇEKEN Türk Bilim Faruk Durukan;
– Taşı su hale getirip bu su ile yanmayan malzeme elde ederek yangınlara, yanmalara çözüm olmuştur.
– Bitki özleriyle ilaç ham maddeleri,
– Kök boyaları, kozmetik ürünler ve temizlik ürünleri üretiyor.
– Zeytin yaprağı çayının da mucidi olan Durukan,
– Zeytin özü ile kanser tedavisinde kullanılabilen ilaç ham maddesi,
– Zeytin çekirdeğinden aktif karbon,
– Bitki özleriyle domuz gribi aşısı üretmiş ve daha onlarca bilimsel çalışmaya imza atmıştı.
– Ekmeğe yeni bir boyut kazandırıp besin değeri yüksek olan zeytinli ekmeği üretmesi,
– Dalından alınıp soframıza gelmesi için tam 6 ay geçmesi gerekirken bunu 6 saate indiren tuzsuz ve yıllarca bozulmadan raflarımızda kalabilecek hale getirmesi,
– Bakteri yiyen kumaşları üretmesi,
– Türkiye’ye Örnek Olacak Organik Ürün Projesi başlatması…
– Antibiyotik Problemine Doğal Çözüm.
– Hayvan Yeminde Doğal Antibiyotik.
– Hastalıklara Karşı Alkali Çorbası Üretti.
-Zeytin karasuyu ve posasını besicilikte kullanılır hale getirmesi onun başlıca buluşlarıdır.
Yurt dışından gelen tıp bilim adamlarının ve kabinedeki bakanların da uğrak yeri haline geldiği tesislerinde dünyanın en büyük bitki özü reaktörünü de kuran Faruk Durukan, ilaç üretiminde lider ülke İsviçre’deki bazı ilaç firmalarına da kendi tesislerinde ürettiği ilaç ham maddelerini ihraç etmektedir.
Kendileriyle 12.01.2014 tarihinde EGE TÜRK TV “Belki Günün Birinde “adlı programımızda bilime dair ne varsa söyleşmiştik.
“Biz nerede sorun varsa onu çözmeye çalışırız” sözleriyle antibiyotiklerin insan vücudunun en önemli organları olan böbreklere verdiği zararı bertaraf edecek hammaddeyi de bulduklarını, dünya bilim litaratürüne geçirdiklerini söyleyerek;
“ARTIK TEKNOLOJİ SATAN BİR ÜLKEYİZ” demiştir.
Buluşlarıyla Türk ve Dünya ilaç sanayini de rahatlatacaklarını söyleyen bilim adamı Edremit ve Türkiye’nin övünç duyduğu yaşayan TÜRK BİLİM ADAMIDIR.
Kendilerine sağlıklı yaşam diliyoruz.
Yazan: Emine PİŞİREN
12.01.2014-EDREMİT
http://www.edebiyatdefteri.com/yazioku.asp?id=125191
http://blog.milliyet.com.tr/turk-bilim-adaminin-tarihe-gecen-sozleri—artik-teknoloji-satan-bir-ulkeyiz-/Blog/?BlogNo=445066
…